Geçtiğimiz hafta içerisinde korkunç bir haber ile güne başladık. Bir kadın sokak ortasında hiç tanımadığı bir kişi tarafından samuray kılıcı ile öldürüldü. Saldırıyı yapan kişinin akıl sağlığının yerinde olmadığı söylendi. Saldırganın komşuları da uzun süredir evde bağırma sesleri duyduklarını dile getirdi. Bu kişinin çocuklara kılıçlarını gösterip ‘’Sizleri bununla öldüreceğim.’’ dediği ortaya çıktı. Bu kişinin psikolojik rahatsızlığının olması sokakta tanımadığı bir kişiyi öldürebileceği ihtimalini ortaya koydu.
Bu tabloda herkes öfkeleniyor. Nasıl böyle bir şey olabilir diye kızmaya başlıyoruz. Bu duygularımızı sosyal medyada yaptığımız paylaşımlarla gösterebiliyoruz. Şanslıysak bu duygularımızı yakınlarımız ile paylaşabiliyoruz. Peki bu yaşadığımız duyguların temelinde kendimizi artık çok da güvende hissetmiyor oluşumuz olabilir mi? Belki şiddet eğilimli bir eşimiz, erkek arkadaşımız veya eski sevgilimiz olmayabilir. Belki de olumsuz koşullar içerisinde büyüdüğümüz bir ailenin üyesi olmayabiliriz. Belki de tüm toplumun söyledikleri gibi gece dışarı çıkmıyor, onların uygun gördüğü şekilde giyiniyor veya bizim için sıkıntı olabilecek hiçbir etkinliğe katılmıyoruzdur. Ama yine de gündüz vakti, herkesin ortasında, hiç tanımadığımız birisi tarafından öldürülebiliriz.
Tüm bunlar karşısında bu durumun sorumlusu olarak yine erkekler ve onları yetiştiren aileler suçlu oluyor. Bu olayda ise kişinin psikolojik rahatsızlığının olması neden olarak gösteriliyor. Yıllardır belli tanıları almış kişiler ve aileleri bu tür önyargıları ve damgalanmaların önüne geçmeye çalışırken şimdi yeniden bir mücadele vermeye başladılar. Her psikolojik rahatsızlığı olan kişi başkalarını öldürmeyebilir fikrini insanlara anlatmaya çalışıyorlar. Burada önemli olan bir kişinin belli tanılar alması ve psikolojik rahatsızlığının olması değildir. Asıl dikkat etmemiz gereken nokta devletin ve yönetim sistemi koruyucularının bu süreci nasıl ele aldığıdır. Tam da bu nedenle kadın cinayetleri politiktir diyoruz. Tam da bu nedenle toplum içerisinde yaşanan sorunlar nedeniyle birbirimizi ötekileştirmemiz devletin ve yönetim erklerinin çıkarınadır ve politiktir diyoruz.
Zamanında yapılması gereken işler yapılmadığı ve uygulamaya geçilemediği için her yeni bir gün başka bir cinayet haberi ile karşılaşıyoruz. Bir insanın tanı alması ve tedavi edilmesi başlangıç için önemli bir noktadır. Ancak bu kişinin tedavi sonrası takibi yapılmadığı sürece yıllardır tedavi almış ve iyileşmiş olmasının bir anlamı kalmıyor. Bunun yapılması hem binlerce işsiz kişinin iş bulmasına yardımcı olacak, hem tedavi sonrası sosyal hayata uyum sağlamaya çalışan hastalar için destekleyici olacak hem de bu cinayet olayı gibi benzeri başka olayların önüne geçilmesini sağlayacaktır. Bu kadar basit ancak uygulanmayan bir sistemin sonuçlarını yine toplum yaşamakta ve bedelini yine toplum ödemektedir. Her geçen gün bir bir eksiliyoruz. Ölümümüz cinayet sebebiyle de olsa bunun arkasında uygulanmayan yasaların, iyi yönetilmeyen politikaların ve koltuk sevdasının olduğunu unutmamak gerekir. Önlenme potansiyeline sahip ancak önlenmeyen her cinayet politiktir. Artık biz kadınlar bir kişi daha eksilmek istemiyoruz. Ne bu gün ne yarın ne de gelecek diğer günlerde!