Her yılın Kasım ayının 24’ü kendi içinde bir şenlik taşır. Tüm öğrenciler öğretmenlerinin gününü kutlar. Bu kutlamaya hediyeler de eşlik edebiliyor. Her öğrenci kendi maddi durumuna bağlı olarak öğretmenlerine hediye verir. Bazı öğrenciler bahçelerinde yetişen meyveleri, bazı öğrenciler annesinin ördüğü çorapları, bazı öğrenciler satın aldıkları çiçekleri, bazı öğrenciler de yaptıkları resimleri öğretmenlerine hediye edebiliyor.

Öğretmenler günü kutlaması liderlerin, bankaların, şirketlerin de gündeminde yer alıyor her yıl. Yayınlanan kutlama videoları ile öğretmenliğin ne kadar kutsal bir meslek olduğuna vurgu yapılıyor. Kutsallık çemberi etrafında çeşitli övgülerle dolu olan bir günü öğretmenler şaşkınlık içerisinde geçiriyor. Sevgi ve saygı yüklemesini bir günde toplayarak tüm yılı geçirmeye çalışıyorlar.

Yılın sadece bir günü değerleri bilinen öğretmenlerin, öğretmen olana kadar yaşadıkları yokmuş gibi yaklaşılıyor. Sanki hiçbir sıkıntı yaşamadan öğrencilerine ve sınıfına kavuşmuş gibi bir kutlama yapılıyor. Yıllardır atanmayı bekleyen ve en sonunda atanma duygusu ile ne yapacağını bilemeyen öğretmenlerin zorlukları görmezden geliniyor. Hala daha atanamayan öğretmenleri, atanamadığı için başka meslekler yapmak zorunda kalan öğretmenleri, atanamadığı için yaşamına son veren öğretmenleri yok sayıyor.

Öğretmenlik mesleği elbette kutsal. En başta Atatürk gibi bir başöğretmenimiz olduğunu düşünürsek, tüm insanların yaşamına çok küçük yaşlarda nasıl güzel dokunuşlar yapılabileceğini gösteriyor. Küçük zihinleri şekillendirmenin ve onlara yol göstermenin en büyük yaratıcısı öğretmenler. Ancak günümüzde düşük not verdiği gerekçesiyle şiddete maruz kalan öğretmenleri de hatırlamak gerekiyor. Verdiği dersler sonrasında iyi bir lise veya üniversiteye gidemeyen öğrenci ve aileleri tarafından nasıl zorbalığa maruz kaldığını düşünmek gerekiyor. Devlete atanamadığı için özel okullarda çalışabilmek adına meslektaşlarıyla nasıl yarışlara girmek zorunda kaldıklarını düşünmek gerekiyor. İyi bir okulda iyi bir maaş ile çalışabilmek adına kamu sınavı dışında okulların kendi öğretmenlerini seçtiği sınavlara girmek zorunda kalıyor. Öğretmenler seçen, yönlendiren konumundan seçilen konumuna getiriliyor.

Tüm diğer özel günler gibi sadece bir gün içinde tüm sevgi ve saygıyı alan öğretmenler ne önceki gün ne de sonraki gün aynı hoşgörü içerisinde mesleklerini yapamıyor. Oysaki kutsallık bir güne sığdırılabilecek veya sadece özel günlerde hatırlanacak bir şey değildir. Bu haliyle kutsallık, tüm eşit olmayan çalışma koşullarını ve günlük yaşamdaki eşitsizliği göz ardı ediyor. Bizlere sorgulamayı ve hayata başka bakmayı öğretmeye çalışan öğretmenler, yine aynı kişiler tarafından belirli sınırlar içerisinde temsil edilmeye başlanıyor. Bu bize ne söylüyor, bunun üzerinde düşünmek gerekiyor.

Hala daha değerleri ile bugünümüze ışık tutan Başöğretmen Atatürk olmak üzere, mesleğine kendini adayan ve yılmadan zorluklarla mücadele etmeye devam eden tüm öğretmenlerin günü kutlu olsun. Tüm siyasi çıkarların dışında, eşit koşullarda mesleklerini yapabilecekleri günler dilerim. İyi ki varsınız, varlığınızla yolumuzu aydınlatmaya devam edebilme gücünüzün her zaman yanındayız.