Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun da kararlarında bahsettiği üzere velayet; çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini, bunların yanında çocukların kişiliklerine ve mallarına dair hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri kapsar. Velayetin amacı, henüz erginliğe ulaşmamış küçüğün, ileride bir yetişkin olarak gelecekteki hayata hazırlanmasını sağlamaktır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 335 ve devamı hükümlerinde velayete ilişkin hususlar düzenlenmiştir.

​Anne ve babanın evlilik birliğinin devam ettiği durumlarda müşterek çocuğun velayeti ikisine aittir ve herhangi bir sorun oluşturmamaktadır. Ancak evlilik birliğinin sonlandırılması ile ortaya çıkan en büyük sorun müşterek çocuğun velayeti kime ait olacağımeselesidir. Boşanma durumunda velayet hakkı hâkim kararı ile belirlenir.

​Velayet kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olup; başkalarına devredilemez. Velayetin kaldırılmasını gerektiren bir neden olmadıkça velayet sahibi taraf velayetten feragat edemez. Velayete ilişkin hükümler kural olarak kamu düzenine ilişkindir. Aile mahkemesi hâkimlerinin konu ile ilgili geniş bir takdir yetkisi bulunduğundan ileri sürülecek her iddianın tarafların değil, çocuğun üstün menfaatine uygun olup olmadığını incelemesi gerekmektedir.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi çocuğun üstün menfaatinin gerekliliğini;

’Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir.’’ şeklinde açıklar.

​Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’ nin 16.01.2018 tarihli 2016/8726 Esas ve 2018/610 Karar sayılı ilamına göre; “Çocuğun üstün yararını belirlerken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur.”

​Mesela söz konusu çocuğun üstün yararının gözetilmesi hususuna örnek verirsek Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2024/9988 Esas ve 2025/691 Karar sayılı ilamında 2 yaşından küçük çocuğun babasıyla geniş zamanlı kişisel ilişki kurulmasına dair verilen kararı, çocuğun üstün yararı ilkesine aykırı bulmuştur. Yerel Mahkeme, baba ile ayda iki kez geceli gündüzlü, her yaz tatilinde 1 ay boyunca kesintisiz görüşme dâhiluzun süreli kişisel ilişki tesis edilmesine karar vermesine rağmen Yargıtay Hukuk Dairesi, bu yaşta bir çocuğun anne şefkatine duyduğu ihtiyaç nedeniyle, anneden uzun süre ayrı kalmasının uygun olmayacağını belirtti.

Ayrıca, boşanma kararından kısa süre sonra bu davanın açılması ve önceki kişisel ilişki düzenlemesinin uygulanma fırsatı bulamaması da dikkate alınarak kararın bozulmasına karar verildi. Bu karar, küçük yaştaki çocuklarda kişisel ilişki düzenlenirken “ebeveyn hakkı” değil, çocuğun gelişimi ve korunmasının esas alındığını vurgulayan önemli bir karardır.

Belirtmek gerekir ki hak kaybı yaşamamak adına önce avukata sormak, bilgi almak her zaman önemlidir.