Türk Dünyası’nın kalbinde bir şehir vardır ki adı anıldığında tarih, ilim ve hikmet aynı anda çağrışır: Kaşgar. Bu kadim Türk şehri, yalnızca taş sokaklarıyla, çarşılarıyla değil; asırlardır süregelen bir bilgelik geleneğiyle bugün de gönlümüzün en güzel yerinde yaşamaktadır.

Kaşgar, İpek Yolu’nun en önemli duraklarından biriydi. Kıtay memleketinden (Çin)’den çıkan kervanlar, Türkistan (Orta Asya) bozkırlarını aşıp Batı’ya ulaşmadan önce Kaşgar’da soluklanırdı. İpek, baharat, kıymetli taşlar ve fikirler burada buluşur; tacirlerin, bilginlerin ve seyyahların yolları bu şehirde kesişirdi. Kaşgar, böylece sadece malların değil, aynı zamanda kültürlerin ve düşüncelerin de alış-verişini yapardı. Onu değerli kılan, işte bu zenginliktir: Doğu’nun derinliğiyle Batı’nın ufkunu birleştiren bir kavşak oluşu. Kaşgar, yüreğimizin attığı şehir…

Kaşgar’ı ebedîleştiren yalnızca İpek Yolu değildir. Bu topraklarda Yusuf Has Hacib, kalemini alıp insanlığa bir rehber armağan etti: Kutadgu Bilig. “Mutluluk veren bilgi”anlamına gelen bu eser, hükümdardan halka kadar herkese erdemli bir yaşamın yollarını gösteriyordu. Adalet, hikmet, kanaat ve akıl üzerine kurulan bu felsefe, Kaşgar’dan tüm Türk Dünyasına yayıldı. Biraz düşündüğümüzde, 11. asırdakaleme alınan bir eserin, bugün bile hâlâ bize ışık tutuyorolduğunu görürüz. Kaşgar, böylece sadece bir şehir değil, bir hikmet menbaı hâlindedir.

Dar sokaklarında yürüdüğünüzde taş duvarların arasından fısıldayan bir ses duyar gibi olursunuz. Bu ses, “Unutma, senin kökün buradadır”. Çarşılarında dolaşırken kulaklarınıza ulaşan uğultu, yalnızca pazarlık yapan tüccarların değil; asırlar öncesinden gelen duaların, bilgelik sözlerinin yankısıdır. Kaşgar, tarihin ötesinden bugüne, günümüze seslenen bir şehirdir.

Bugün bizler modern şehirlerin telaşında yaşarken Kaşgar’ın öğrettiği bir hakikat var: “İnsan, kökleriyle güçlüdür”.Kaşgar, bize geçmişi unutmadan geleceğe yürümenin gerekliliğini fısıldar. Çünkü köksüz bir ağacın gölgesi olmaz, dalı olmaz, yaprağı olmaz, meyvesi olmaz.

Coğrafi olarak binlerce km uzak da olsak, Kaşgar aslında bizeçok yakındır. Çünkü o Türk Dünyası’nın ortak hafızasında saklıdır. Her hatırlandığında bizi birbirimize yaklaştıran, kültürümüzün damarlarını yeniden harekete geçiren bir şehir olarak varlığını sürdürmektedir. Kaşgar’a bakmak, aslında kendimize bakmaktır. Bu kadim şehrin hatırası, bize yolumuzu, yönümüzü ve değerlerimizi hatırlatır. İnsanı, tıpkı Kutadgu Bilig’in öğrettiği gibi, “adaletle, hikmetle ve erdemle” buluşturur.

İşte bu yüzden Kaşgar, yalnızca tarihin sayfalarında değil; gönlümüzde yaşayan bir şehir olarak, Türk Dünyası’nın kalbinde atmaya devam eder.

Bu vesileyle, Doğu Türkistan Coğrafyasında yaşayan Uygur Türkü soydaşlarımıza en kalbi muhabbetlerimizi gönderiyoruz. Onlar için dua ediyor, en kısa zamanda güçlü ve bağımsız bir Uygur Devletinin kurulmasını murad ediyoruz. Tıpkı tarihte olduğu gibi, birçok gelişmenin nüvesi olan Kaşgar’ımıza da sevgilerimizi sunuyoruz.

Unutmayalım ki; “birleşip yükselmek, yükselip birleşmek” ten çok daha iyidir. İnsanoğlu birlik olma duygusuyla kendini çok daha güçlü hisseder. Ve… “Türkistan’a giden her yol mübarektir” diyerek yazımızı bitiriyoruz. Kadim Türk şehirlerini yazmaya devam.

Esen kalın efendim.