"Andolsun ki, Allah'a kulluk edip putlardan ve kötülüklerden kaçınsınlar diye her topluluğa Peygamberler gönderdik." (Nahl Suresi 36. âyet) "Daha önce kıssalarını sana anlattığımız Peygamberler de gönderdik, hiç anlatmadığımız Peygamberler de..." (Nisa Suresi 164. âyet) "Tüm Peygamberleri kendi kavimlerinin diliyle gönderdik ki, onlara Allah'ın emirlerini iyice açıklasınlar." (İbrahim Suresi 4. âyet)

Bozkırın Sırrı - Türk Peygamber kitabının yazarı işte bu ayetlerden ve Kuran'da bahsedilen 124 bin peygamberden yola çıkarak oluşturmuş eserinin hikayesini. Kitap Türk töresinin yaşandığı ve pagan inancına sahip atalarımızın o dönemlerde aralarından birinin peygamber seçilmesi ve Tanrı'nın bir olma hususunda kendine inananları sağlamasını anlatıyor bizlere.

Baş karakterimizin daha doğumundan başlayan kitap bizlere aynı siyerlerde anlatıldığı gibi, Tanrı tarafından kutsanmadan önce onun da biz insanlar gibi bi hayat yaşadığını anlatıyor. Baş karakterimiz de aşık oluyor, ağlıyor, üzülüyor veya gülüyor ve günlerden bir gün İslamiyet'in Peygamberi Hz Muhammed gibi bir dağda kutsal bir ruh tarafından seçilen kişi oluyor. Ardından bu Türk Peygamber'in bütün bir halka nasıl bu inancı anlattığını ve insanların neler düşündüğünü okuyoruz sırayla.

Bu zor ve güçlü öyküyü bizlere anlatırken aynı zamanda İslamiyet ile ilgili bol bol ayet ve Türk töresiyle ilgili de bol bol dipnot belirtiyor yazar. Ve sanırım belirttiği bu dipnotlar belki de benim kitabı sevmemdeki en büyük etkendir. Okurken birçok bilgiye sahip oluyorsunuz ve okuduğunuz detaylara güvenme şansını yakalamış oluyorsunuz. Ahmet Turgut'un emeği karşısında gerçekten büyük saygı duydum diyebilirim, çünkü kendisi bahsettiği herhangi bir bitki karışımı için bile araştırıp bilgilendirebilecek içerikler paylaşmış biz okuyucularla.

Belirttiği dipnotların dışında kitap çok kaliteli bir konuya ev sahipliği yapıyor. Kuran'da belirtilen ayetlerden yola çıkarak 500 sayfalık bir kurgu oluşturmak her yiğidin harcı değil. Ahmet Turgut ise bu kurguyu tasarlamakla kalmayıp dilini de hikaye örgüsünü ve akış dinamiğini de çok güzel tutturmayı başarıyor. Kitap benim için unutmayacağım ve takdir edeceğim eserler arasına girdi. Tek bir yerde eksikliği olduğunu düşünüyorum ama bunu da yazarın ilk kitabı olmasındaki acemiliğe veriyorum. O da şu ki, baş karakterimiz seçilen kişi olduktan sonra her akşam divan toplantıları yaparak inancını aktarıyor insanlara ve insanlar da otomatikman sorgulayarak danışmaya başlıyorlar. İşte bu sorular arasında çok çok mantıklı olup cevaplarının yetersiz kaldığı için kafamda belirsizlik yaratan çok diyalog vardı. Yine de düşündürmesi ve öğretmesinden kaynaklı ben bu kitabı kesin okumalısınız diyorum.