Marvel sinematik evreni beyaz perdenin gördüğü en kapsamlı ve en sistematik şekilde hazırlanmış olan film serisi olabilir. Oluşturulan çizgi romanlar, kitaplar, filmler ve diziler hem süper kahraman başrolleriyle çocuk ve çocuk ruhlu yetişkinlerin ilgisini çekebiliyor hem de senaryonun derinlikleri ve sahnelerin çarpıcılığıyla da her yaştan izleyici kesimine enfes bir seyir şöleni yaşatabiliyor.
İlk başlarda ben de birçok insan gibi filmi sadece denk geldikçe açan ve zaman geçsin diye süper kahraman yapımlarıyla vakit öldüren biriydim. Ancak Marvel evreninin kozmopolitanlığını, çekilen film ve dizilerde göründüğünden daha da çok detay ve daha da büyük bir senaryo barındırdığını öğrendiğimden beri gerçekten bağımlısı oldum diyebilirim. Kronolojik sırayla izlendiğinde aslında her filmin öbür filmlere bir atıfta bulunduğunu fark etmek ve izlerken yakaladığınız detaylarla meraklanıp şevkten delirmek daha da çok bağımlısı yapıyor bu evrene sizi... gerçekten şu anda yazdıklarımın sonunda bir cosplay etkinliğine katılmamak için kendimi zor tutuyorum.
Bundan sonraki süreçte sizlerle paylaşacağım Marvel evreni yazıları kronolojik sırayla belirtilmiş filmler ve diziler olacaktır. Evet, evrene girişimiz öncelikle kahramanlarımızın en disiplinlisi olan genç kızların rüyası Kaptan Amerika'yla başlıyor (benim değil asla). 2011 yılında Joe Johnston yönetmenliğiyle ekranlara kazandırılan "İlk Yenilmez: Kaptan Amerika" asıl olayların başlangıcını ve ilk kahramanımızın nasıl keşfedildiğini gösteriyor bizlere. Aynı zamanda film çoğu seyircinin favorisi olan Iron Man yani Tony Stark'ın fikir ve servet babası olan dedesi Howard Stark'ın da ilk görüntülendiği yer aynı zamanda. Ben mesela bu filmde Kaptan Amerika ve Büyük Stark'ın bir zamanlar can ciğer yakın arkadaş olduklarını öğrendiğimde şok olmuştum. Şok olduğum bir diğer konu ise o mükemmel fizik Kaptan Amerika'nın nasıl oluyor da ekranda bu kadar zayıf, çelimsiz ve kısa olarak gösterilmesiydi. Teknoloji sen nelere kadirsin... evet evet konuya dönecek olursak Kaptan Amerika zayıflığı yüzünden psikolojik eziklik duygusuna girişmiş ve erkeklik hissini ancak savaş döneminde yaşadığı için ülkesine canını vermekle hissedebileceğini inanan biri. Tam bir asker, tam bir disiplin makinası. Yani nazilerle savaşan ama Alman sıkı yönetimiyle donatılmış bir kahraman kendisi. Hah işte bu kahramanlık hissi için de kendisini Stark endüstrisine teslim ediyor ve olanlar oluyor.
Peki Kaptan Amerika çoğu genç kızın hayali olurken ben niye kendisine uyuz oldum? Bana kalırsa gereksiz kasıntı ve neşeli ortamların ambiyansını bozan biri kendisi. Malesef ki bu filmde favori bir karakterim olamadı benim ancak buna rağmen yapım 5 üzerinden 4.1 almaya hak kazandı. Evrenin ilk filmiyle bu sinematik hikayeye girmiş bulundunuz, devam yapımını paylaştığım yazılarda görüşmek üzere.