Geçen hafta Çin’den gelen Covid-19 aşısı olan sağlıkçı bir arkadaşımla sohbet ettik. Aramızdaki sohbet şöyle oldu. 
- “Aşıdan sonra nasıl fark var mı?”
- “Evet biraz kol ağrısı var.”
- “Başka?”
- “Biraz ateş var.”
- “Başka?”
- “Bir de umudum var!!!”

Son cümle bu süreçte aslında bu arkadaşın karşılaşabileceği en mükemmel yan etki olarak beynine kazınmış. 
Son bir senedir ülkece maddi manevi çok zor bir süreçten geçiyoruz. Aşı bulundu, aşı geldi, aşı geliyor derken artık aşı yapıldı. Aşının sonucuna kilitlenmiş durumdayız. 
Dedim ki:
- “Nasıl güveniyorsun bu aşıya?”
- “Daha düne kadar aşı yoktu. Risk yüzde 100’dü. Benim kaç tane doktor arkadaşım gözümün önünde yoğun bakımlık oldu. Bir tanesi vefat etti. Bunu bizzat yaşadım. Şimdi aşı var. Velev ki hiç ise yaramasa bile kafamda ben aşılandım, rahatladım diyeceğim. İleriye dönük umutlarım var benim.”
- “Ben olmak istemiyorum.”
- “Şu anda olmak istemiyorsun ama sonrasında ikna olacaksın, kabul edeceksin” dedi.

İnanacağız, duacı olacağız, paylaşacağız, birbirimizi anlamaya çalışacağız. En önemlisi insan olmayı başaracağız. Aşı şöyle, aşı böyle diye yaygara koparan koca koca profesörlerin neredeyse tamamı aşı olmuş, ikna olmuş. İstemeseler olmazdı. Zorlama yok. Aşının fayda zarar analizi son süreçte çok iyi yapıldı. Bu da fikirleri değiştirdi. 

Bu aşı meselesi de bizi birbirimizden ayıran Covid-19 da tarih olup gidecek inşallah.