Bizim Türk toplumunun klasik yapısı yapılacak olan işleri hep erteleme, görmezden gelme, umursamama vurdumduymaz olma gibi kriterlere sahip olmak…

Örnek kız istemeye gidilecek. “Dur, hele bayram bir geçsin, isteriz. Kız bir yer mi kaçıyor?” Araba almak istiyorsun, “Dur, bir döviz az daha düşsün, fiyatı şimdi yüksek.” Ev, arsa almak istersin. “Dur, bir sezonu görelim, az daha cavır gelsin, döviz biriksin, alırız.” Farklı bir yatırım yapmak istersin. “Hele seçimi bir geçirelim. Kim kazanacak bir bakalım, sonra bakarız.” Çocuk sünnet ettireceğiz. “Dur, hele okullar bir kapansın, yaptırırız. Acele etme.” Doktor safrada taş birikmiş almamız lazım. “Yav, şimdi yaylaya bir gidip geleyim, güzün aldırırız.” Hacca yazılmak lazım. “Az daha gocayayım, bekleyeyim yazılırız. Zaten on seneye anca çıkar.” Dişin çürümüş, kanal tedavisi olman gerekir. “Yav, Parol atıyorum, ağrıyı kesiyor. O gün idare ettiriyor. Hele kurban bir geçsin yaptırırız.” vs. 

Peygamber Efendimiz’in hadisi şerifi vardır. “Hayırlı şeyleri geciktirmeyiniz” diye. Bu buyruk altında yapacağımız işlerin tehiri bize fayda değil, aksine günümüz şartlarında zarar getirmektedir. Her şey zamanında iyidir. Hayat akıp gidiyor. Bugün, yarın diye diye ömür bitiyor. İmkan varsa beklememek lazım gelir. Tehir etme alışkanlıktan öte bir şey değil bu. Kalın sağlıcakla…