“Anneler Günü” dediğimizde birçok duygu belirir ruhumuzda.  Bu özel günde bazılarımızın içinde sevgi, mutluluk hissederken bazılarımız da sevgi ve yas hisseder. Herkeste sayamadığımız, farklı birçok duygu hissettirir bize bu özel gün…

Neden bu kadar önemlidir annelik… Aslına bakarsanız kadınların içinden gelir herhangi bir canlıyı büyütme isteği, bu yüzden değil midir daha çocukken bebeklerle oynar kız çocukları...

Bu özel günü anlamak için bu tarihin çıkışına gidelim. Her özel günün içinde bizi hüzünlendiren gerçek hikayelerin olduğunu öğreniyor, bunu kendimizce anlamlandırıyor ve kutluyoruz. Hepimizde farklı anlamlar barındıran bu özel gün 1905 yılının mayıs ayının ikinci pazaг gününde annesini kaybeden Anna'nın acısını dindirmek amacıyla arkadaşları ile birlikte annesini kaybettiği günü hayatta olan ya da olmayan tüm annelere ithaf etmeleri ile başladı. Daha sonları bu güzel günün gelenek haline gelmesi ile beraber 1908 yılında ilk “Anneler Günü” kutlandı. 1914 yılında resmi olarak "Anneler Günü" ilan edildi. Tüm dünyaya yayılan ve resmi olarak kutlanmaya başlanan “Anneler Günü” bizde de 1955 yılında resmi olarak kutlanmaya başlandı. 

Bizim ülkemizde “Anneler Günü” resmen kutlanmaya başlamadan önce de anne hep kutsal olarak görüldü.  Anadolu da antik dönemlere baktığımızda üremeyi, hayatın sürmesini devamlılığı dolayısı ile bereketi simgeleyen Ana Tanrıça Kybeledir. Ana bizde o kadar kutsaldır ki “Anayasa, Anadolu, Toprak Ana, Ana Kara, Ana Vatan, Ana Kucağı, Ana Konu, Ana Yemek,  Ana Kart” gibi terimler de gördüğümüz, her şeyin temelini oluşturan anne sevdikleri için neler yapmaz ki...

Anneliğe baktığımızda dünyanın en çok sorumluluk isteyen ve hiç emekli olunmayacak, mesaisi ise hiç bitmeyecek bir kavramdır. Annelik sadece doğurup biyolojik anne olmakla sınırlı değil tabii ki, az önce de bahsettiğim gibi kadınların içindeki büyütme isteği ile perçinleşen ne olursa olsun o anaç duygu ile bir canlıyı büyütme isteğidir. 

Evladına emek vermek; erdemli, donanımlı zor zamanlarında her zaman yanında olabilmek ve bunu hissettirebilmek, yol gösterebilmek anneliğin temelinde olması gereken bir özelliktir. Bu nedenle geleceğin anneleri ve babaları olacak çocuklarımıza iyi bakmalı, onları ayaklarının üstünde sağlam duran bireyler olarak yetiştirmeliyiz.

Bugün aslında simgesel bir gün.  Bu özel günde annelerimize ya da bizi anaç hissettiren kişilerle “Her Yıl, Yılda Bir Kez Aynı Şeyi” yaparak kutlamalı hatta belki bu özel günü beklemeden de kendi özelimizi yaşatmalıyız.

Anneliğin bıraktığı en sade his; dışarıdan eve geldiğinde yanan bir lambanın olduğunu görerek yüreğinin ısınması ve yine aynı şekilde eve geldiğinde anahtarın cebinde olsa bile zil çalabilme özgürlüğünü yaşatmaktır. Sonradan hatırladığında da insan o sıcaklığı o özgürlüğü hisseder içinde...

Dünyada karşılık beklemeden, koşulsuz seven tek varlık anne ve evlattır.  Annenin evlatları için yapamayacağı, göze alamayacağı hiçbir şey yoktur. Anne ile evlat arasında göbek bağı kopar ama sevgi bağı asla kopmaz. Kaybettiğimiz annelerimizi sevgi ve saygı ile anarken tüm annelerimizin, kendini bir şeylere adayan ve anaç hisseden herkesin  "Anneler Günü”nü kutluyorum. Sağlıklı, huzurlu ve mutlu kalın.