Bayram, sevinç, eğlence ve toplumları bir araya getiren özel günlerdir. Yarın başlayacak olan, günümüzde artık daha bireysel kutlanan Ramazan Bayramı ile geçmişte kutlanan bayramlar arasında farklılıklar meydana geldi.

Bayram dendiği zaman, yüzünde mutlu bir ifade ile birlikte uzaklarda kalan bir çocukluğun hüznüyle gülümsemeyen yoktur. Bayramlarda en çok çocuklar hoş tutulur, hayatın telaşı ile henüz tanışmamış, ev geçindirme sorumluluğu nedir bilmeyen çocuklar bayramlarda büyüklerden daha mutlu olurlardı. Eski bayramlarda günler öncesinden hazırlıklar başlar, bayram temizliği adı altında evler temizlenir, yemekler yapılır, hatta o kadar çok tatlı yapılırdı ki komşular arasında imece usulü tercih edilir, her eve sini sini tatlı hazırlanırdı. 

Bir de bayramda, giyilecek kıyafetlerin özeni vardı. Özellikle çocuklara yeni kıyafetler, ayakkabılar alınırdı. Yeni giysi alamayan çocuklara, mahallenin zenginleri tarafından çocuğa belli etmeden kıyafetler alınırdı. Bu giyilen kıyafetler bayramlık olarak adlandırılırdı. Eskiden bayram sabahları her evde merasim şeklinde geçer, evin büyükleri bayram namazından eve geldiğinde bayramlaşılır, özenle hazırlanmış kahvaltı sofrasına oturulurdu. Daha sonra bayramlaşmak üzere eve gelecek misafirler beklenirdi. Evde sülalenin ve mahallenin en büyüğü varsa, o evin kapısı hiç kapanmazdı. Gelen misafirlere ikramlar yapılır, çocuklara bayram harçlıkları verilirdi. Mahallede çocuklar ellerinde torbalarla her kapıya gider şeker toplardı. Mahallede ekonomik durumu iyi olan aileler şekerin yanı sıra çocuklara bayram harçlığı da verirlerdi.

Ramazan’da mahalle sakinlerini sahura kaldıran davulcular, bayramda maniler söyleyerek kapıya gelip bahşiş alırdı. Eski bayramlar, akrabaların bir araya geldiği, özlemlerin giderildiği, ekonomik sıkıntının günümüz kadar bizi etkilemediği, tadına doyulmaz günlerdi. Günümüzde bayramlar bu anlamını biraz yitirmiş bir hal aldı. Aileler bir araya gelse bile çekirdek aile olarak kalıyordu. Giderek daha yalın, bir bir eksilen, yalnızlığın tadını çıkaran bayramlara kucak açıyoruz daha çok. Bayram sofraları belki her evde oluyor ama kişiler azalıyor ve bundan çokta fazla şikayet etmemeye başlar olmuştuk. Bunun nedeni belki de ekonominin artık bizi tatmin etmemesi, geçinememe derdinin verdiği telaş yalnızlaşmaya, yalınlaşmaya itti her birimizi. Hal böyle olunca da kendi ekonomimizin izin verdiği boyutuyla bayramı o çekirdek ailemizle otellere giderken bulduk kendimizi. Bayram artık tatil yerlerine kaçmak için bulunmaz fırsat haline geldi. Yoğun iş stresinden, modern çağın sıkıntılarından bunalan aileler, bayram tatillerinde artık tatil yerlerine giderek eski bayramları özler hale getirdi. Çoğu aile bir araya gelse de o eski bayram samimiyeti, o kalabalık, hep beraber kutlanan bayramlar raflara kaldırıldı. Eskiden stresin bu kadar yaşanmadığı bir yer olduğumuz için daha da toplumsal sevince kucak açıldı o zamanlar. Bu da biraz klişe olsa da “Nerede o eski bayramlar” dedirtiyor bizlere. Günümüz çocukları bayramın sadece tatilden ibaret olduğunu sanar olmuştu. Gerçi artık biz yetişkinler de sadece tatil bekler olmadık mı?

Bizler televizyonların, sosyal medyanın etkili olmadığı dönemlerde, aile büyükleri ve akrabalarla bir araya gelinen bayramları yaşadık. Eski bayramları düşünürken o dönemdeki sıcaklığı, samimiyeti, karşılıklı yardımlaşmayı özlüyoruz. Her şeyin değiştiği gibi bu özel günlerimiz de değişti. Kim bilir belki de bazı şeylere ayak uydurmamız gerekli. Ne kadar özlesekte o günler eskisi gibi bizi heyecanlandırmayacak belki ama gözlerimizi yumduğumuz anda bu eskimeyen bayramları içimizde yaşatarak günümüz bayramları ile de kutlamayı öğreneceğiz. Bu duyguları bugün de böyle yaşatmamız gerek belki de… Eski bayramların yerini şimdiki bayramlar aldı. Ve bizde şu andayız. Ara ara olsa da bayramlarımızı sevdiklerimizle geçirerek o bayramın sıcaklığını unutturmadan geçireceğimiz nice bayramlara… Bayram sevinci ile mutlu huzurlu kalın.