Yediğimiz içtiğimiz besinler de doğrudan bağırsak floramızüzerinde söz sahibi oluyor.

Günlük meyve porsiyonlarınızı tamamlamakta problem yaşıyorsanız kahvaltı menünüze meyve eklemesi yapabilir veya öğle-akşam yemeklerinde bol yeşillikli bir salataya yer verebilirsiniz. Bir çoğumuz ‘ne yersen osun’ lafını duymuştur. Bu laf bağırsak floramız için de geçerli. Yediğimiz ve içtiğimiz her şey bağırsaklarımızdaki bakteri dengesi üzerine etki ediyor. Bağırsak floramızın dengeli olması beyin fonksiyonlarından nörolojik fonksiyonlara kadar her şeyin dengesi üzerinde etkili olduğunu düşünürsek boğazımızdan geçen her şeyin vücudumuza etkisi olduğunu daha net görebiliriz. Bu bakterilerin dengesizliğinde ise kanser, ruh halinde bozulma, akıl sağlığında azalma, odaklanma problemleri, cilt rahatsızlıkları, bağışıklık sisteminde düşme gibi problemleri örnek verebiliriz. Bu sebepler doğrultusunda boğazımızdan geçen her şeyin az az da olsa bütünüyle her şeyimizi etkilediğini söyleyebiliriz.

Prebiyotikleri yakından tanıyalım

Prebiyotikleri bağırsağınızdaki “dost” bakterileri besleyen diyet lifleri olarak tanımlayabiliriz. Bu dost bakterilerin kalın bağırsakta faydalı bakteriler tarafından fermentasyonlarısonucunda kısa zincirli yağ asitleri oluşur. Kısa zincirli yağ asitleri bağırsak sağlığında ve bağışıklık sistemi yanıtlarının düzenlenmesinde görev alır. Sağlıklı bir sindirim sistemi için prebiyotik besinleri beslenme planınıza dahil edin. İşte prebiyotik besinlerden bazıları...

Soğan-sarımsak

Soğan ve sarımsak pek çok insan tarafından doğal antibiyotik olarak bilinir. Antioksidan, antienflamatuvar özelliklerinden dolayı sağlık üzerinde birçok olumlu etkiye sahiplerdir. Soğan ve sarımsak aynı zamanda bağırsakta faydalı Bifidobakterilerin büyümesini teşvik ederek bir prebiyotikgörevi görür. Ayrıca hastalık riskini artıran bakterilerin büyümesini önlemeye yardımcı olurlar. İnülin ve FOS (fruktooligosakkarit) içerikleriyle bağırsak florasında önemli rol oynarlar.

Kuşkonmaz

Mevsim sebzelerinden kuşkonmaz sindirim sistemine ve vücudunuzda glikoz ve insülin seviyelerinin de korumasına yardımcı olan inülin içerir. İnülin, aynı zamanda bağırsakta bulunan Bifidobacteria ve Lactobacillus gibi dost bakterileri besleyen, çözünür bir liftir. Kuşkonmazın en güçlü antioksidanlardan olan glutatyonun kaynaklarından biri olduğunu da unutmayın.

Elma

Vitamin, mineral ve antioksidan kaynağı elma lif, C ve K vitamini ve bazı B vitaminlerini de içerir. Çözünür lif olan pektin, elmanın toplam lif içeriğinin çoğunu oluşturur. Elmadaki pektinin prebiyotik açıdan pek çok faydası vardır. Yapılan çalışmalarda pektinin, faydalı bağırsak bakterilerini besleyen ve zararlı bakteri popülasyonunu azaltan kısa zincirli bir yağ asidi olan bütiratı artırdığı belirtiliyor. Elma-yoğurt ikilisi bağırsak sağlığınız için harika bir ara öğün tercihi olabilir.

Strese karşı etkili

Her öğününüze meyve, sebze veya her ikisini de dâhil etmek bağırsak sağlığınız üzerinde olumlu etkili olduğu kadar ruh sağlığınız üzerinde de etkili. Clinical Nutrition’da bu ay yayımlanan çalışmada meyve ve sebze tüketiminin, yetişkin yaşam süresi boyunca algılanan stresle ters orantılı olduğu belirtiliyor. Edith Cowan Üniversitesi’nde yapılan araştırmada günde en az 470 gram meyve ve sebze tüketenlerin, 230 gramdan az tüketenlere göre %10 daha düşük stres seviyelerine sahip olduğu belirtiliyor.

Araştırmacılar meyve sebze açısından zengin bir diyetin zihinsel sağlık arasında önemli bir ilişki olduğunu söylüyor. Uzun süreli stresin zihinsel sağlığı önemli ölçüde etkileyebileceğini de göz önünde bulundurun. Aynı zamanda uzun süreli ve yönetilmeyen stres, kalp hastalığı, diyabet, depresyon ve anksiyete gibi birçok sağlık sorununa yol açabiliyor.

Stresin potansiyel olarak en aza indirilmesi için meyve ve sebze açısından zengin bir beslenme planını önemsek bir kez daha öne çıkıyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) günde en az 400 gram meyve ve sebze tüketimini önerdiğini hatırlatmakta fayda var.