Geçenlerde dükkanın önünde otururken yaşlı bir amca geldi. Sağa, sola bakıyor… Elinde baston, gözünde gözlük, zar zor yavaş adımlarla yürüyerek dükkanın önünde durdu. Muhtemelen bir şey arıyor. Dayanamayıp sordum. "Amca buyur, bir şey mi arıyorsun?" Amca hiçbir şey söylemedi. Yine yavaş adımlarla ilerledi. Takip ettim, aşağıda durdu. Döndü bana doğru bir baktı, geri döndü. "Sen ne iş yapıyorsun?" diye sordu. “Ben buranın sahibiyim buyur ne istiyorsun?” dedim "Yoruldum" dedi. Oturttum sandalyeye. “İçmem” dediyse de zorla çay içirdim. Amca Alanya Huzurevi’nde kalıyor. Aylık maaşını huzur evine bırakıp orada barınıyor. Bir deşeledim, amcada ne hikayeler var ne gerçekler var. Onlar tabi ki bende kalsın. Bayağı içerleyip anlattı. Çay için teşekkür edip ayrıldı.

Dün amca yine geldi. “O çaycıdan iki çay daha söyle ama parasını ben vereceğim” dedi. Tabi ki para kısmını kabul etmedim. Çayı söyleyip başladık sohbete. “Seni sevdim, muhabbetini sevdim. Hususi işim yok, yanına geldim” dedi. Tabi ki mutlu oldum. O gün de işi yokmuş. Konuşacak, dinlenecek bir yer arıyormuş. Bana denk geldi. Ben, “Ne arıyorsun amca?” diye sorunca tedirgin olmuş, uzaklaşmış. Şimdi bana açık davette bulundu. Beni huzurevine bekliyor. İsa amca varmış kankası, onunla tanıştıracakmış ama orada benim param geçmezmiş. O ısmarlayacakmış bu sefer :) Ben kısa sürede gideceğim inşallah…

Dünya dua üzerine kurulu. Hele hele yaşlıların duası daha makbul olur. Ziyaret edip gönüllerini almak hem ruha hem de bedene iyi gelir.

Sağlıcakla kalın inşallah…