Maalesef günümüzde artık obezitenin görülme yaşı gibi bir terim yok, çocukluktan hatta bebeklikten başlayan bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Dünya Sağlık Örgütü aşırı kilo ve obezitenin yetişkinlerin yaklaşık %60’ını ve her üç çocuktan birini etkilediğini belirtiyor. Ülkemizde ise her 100 kişiden 21’i obeziteyle karşı karşıya. Her zaman altını çizdiğim gibi, yeterli, dengeli ve sürdürülebilir beslenmeyle obeziteyi yenmek mümkün.

Gebelikte obezite riski

Fazla kilo ve obezite, özellikle gelişmekte olan ülkeler için dünya çapında bir halk sağlığı sorunu haline geldi. Her iki durum doğurganlık çağındaki kadınlar arasında daha yüksek prevalansa sahip. Öyle ki doğurganlık çağındaki kadınların neredeyse üçte birini etkiliyor. The Journal of Physiology dergisinde geçtiğimiz aylarda yayımlanan yeni araştırma, hamilelik sırasında obez olmanın, anne karnındaki bebeğin kalbinde moleküler değişikliklere neden olabileceğini bulmuş. Bu durum aynı zamanda besin metabolizmasıyla ilgili genleri yani karbonhidratların ve yağların nasıl metabolizeedileceğini de etkiliyor. Araştırmacılar bu değişimin çocukların sonraki yaşamlarında kalp sorunları riskini de büyük ölçüde artırdığını belirtiyor.

Yaşam tarzı değişiklikleri şart

Obezite tedavisinin beklenen yaşam sürenizi 6-7 yıl artırabileceğini biliyor musunuz? Osaka Üniversitesi’nde geçtiğimiz aylarda yayımlanan çalışmada, yaşam tarzı davranışlarını değiştirmenin orta yaştan itibaren yaşam beklentisi üzerindeki etkisi değerlendirilmiş. Diyet, egzersiz, alkol alımı, sigara içme durumu, uyku süresi ve vücut kitle indeksi gibi bileşenleri içeren anketle, her sağlıklı davranış için puan verilmiş ve bu yaşam tarzı davranışlarını değiştirmenin öngörülen yaşam süresi üzerindeki etkisi değerlendirilmiş. Daha fazla sayıda değiştirilmiş sağlıklı davranış, hem erkekler hem de kadınlar için uzun ömürle doğrudan ilişkili olarak bulunurken, araştırmacılar alkol ve sigara tüketmemenin, kilo vermenin ve uyku kalitesini artırmanın yaşam süresi üzerinde en çok etkiye sahip olduğunu belirtiyor.