Aziz İnsan! İçimizden bazıları görmese de, görmese de ülkenin efendileri, kentlerin efendileri, beyaz adamlar, beyaz Türkler ve Beyaz Müslümanlar görmese, görmek istemese de...
Ya da imam arkadaşlar, öğretmenler, bankacılar, tefeciler, galericiler, emlakçılar, kumarcılar görmek istemese de, daha çok acı çeken insanların yurdu bu ülke, daha çok yoksulların, fakirlerin yurdu...
Sınır boylarından gelen şehit cenazelerine bakınca görürüsün bunu, vatan için ölen yoksul çocukları en çok...
En çok onların cenazesi kılınır cami önlerinde, başlarında ağlayan babaların, annelerin, eşlerin, çocukların haine bakınca anlarız bunu...
Ülke üstüne söz edenlerin, şehirler üstüne söz edenlerin, din, iman, vatan, bayrak diyenlerin çoğunun çocukları bu ölümlere talip olmazlar, kim bilir bu coğrafyanın kaderi bu...
Ve her gün bir başka ile yaşayanlarız çoğumuz, sevinirsek büyük sevinene, ama sevinç sanıldığı gibi sık sık uğramaz bizim evlerimize...
Kadınlarımızın çoğu başka kadınlar gibi sevinç yaşamazlar, anneler hep yüzünde hüzün yığını ile dolaşırlar dolaşırken...
Yok, yok şikâyet etmiyorum, ağıt da yakmıyorum, ama gerçekleri yazmak, dillendirmek huzurlu kılıyor insanı...
Suç olmasa gerek “suya inen kuşlara hasret kaldık” ey efendiler diye birilerine hatırlatmak... Mutlu annelere, mutlu babalara, mutlu çocuklara hasret kaldık sizin yüzünüzden deme hakkını kullanmak gibi düşün...
Elbette kimi zaman biz de bilemez oluyoruz nasıl yazıp, nasıl konuşacağımıza ülkemizi yönetenlerle, şehirleri yönetenlerle... Çünkü ne onlar bizim dilimizden anlıyor, ne biz onların dilinden...
Acımak dilini kullanıyorlar en çok, insana acır gibi bakıyorlar, üzülüyor insan da, üzüldüğünü bile anlamıyorlar...
Ne yapalım biz de kelimelerin, sözcüklerin arasına yerleştiriyoruz söylemek istediklerimizi...
Olur da anlarlar duyarlar diye kendimizce şiir diliyle anlatıyoruz anlatmak istediklerimizi...
Aklımızca ince ince sözler ediyoruz, derin kelimler ile konuşur, yazar gibi yapıyoruz, çoklarının anlamayacağını duymayacağını bile bile...
İçimizde kızılca kıyametler kopuyor kimi zamanlar, kimi zaman öfkeleniyoruz, bu kadar da olmaz diyoruz, Allah’tan kokmuyor musunuz diyoruz, ama herkes biliyor çoğu Allah’tan kokmuyor...
Allah’tan korksalar bu kadar talan etmezlerdi ülkeyi, şehirleri, sokakları, en çok kadınları talan ettiler, en çok dini talan ettiler, ahlak anlayışını talan ettiler...
Ve sonunda el gelen düğün bayram der olduk, bana ne der olduk, bana ne, en ne yapayım?
Biraz da bilerek yazdım, söyledim böyle, azıcık kafan karışsın istedim, kafan karışırsa “Belki bize ne oluyor?” sorusunu sorarsın kendine...
Hadi kolay gelsin, Allah kalbinden tutsun...