Öyle içim parçalandı, insan olduğuma utandım, ne hallere düştük, deme numaralı filan yapmayacağım...Ne hallere düştüğümüz,ne büyük yangınların fırtınaların ortasında kaldığımız, ne rezil durumların kenarında dolaşıp durduğumuz apaçık belli, kimileri görmüyorsa, görmek istemiyorsa, diyecek bir sözümüz yok...İyi hallerde değiliz bunu diyelim ve bilelim...

Artık bizi "yani ülke ahalisini yani Müslüman ahaliyi" her alçaklığa her zulme her cinayete her yoksulluğa, her pisliği seyretmeye, her ırz düşmanlığına  sessiz ve suskun kalmaya alıştırdılar...

Doğrusu bizimde işimize geldi böyle olmak, alışır gibi yapmak her tür pisliğe...Eh biraz üzülür  biraz hayıflanır gibi yapmak ile kendimizi kurtardığımızı, iyilerden olduğumuzu, hesap gününde yüzümüzün ak olacağını sanıyoruz...

Alıştırmaktan söz etmişken, neye nelere alışmadık, alıştırmadılar...Sağınızda solunuzda  faize bulaşmamış kaç kişi var? Ve ne çok bahaneleri var bunun için  kendilerince...Sonra çoğumuz fuhşun ve zinanın kıyılarında dolaşıp duruyor işte....Kimse bilmese de Allah biliyor kimin ne halt ettiğini...

Daha ötesi, daha ötesi yok işte, neden kandırıyoruz bir birimizi, kendimizi neden kandırıyoruz, ve neden Allah'ı kandırma yollarına tevessül ediyoruz?

Neden bilmiyoruz, Aziz  Allah bizim her yaptığımızı ve kalbimizden geçeni bilendir...Biliyor muyuz, biliyorsak o zaman ne bu rezalet, kalbimizde ki, bu karanlık ne o zaman? Ramazandan sonra kaç yoksulun karnını doyurmayı düşündük sahi? Veya  hangi yaşlı kadının evine iki ekmek bıraktık?

Allah'tan korkmak değil muradımız, korkar gibi yapıyoruz sadece...Sonunda elimizde kalan kendi kararlarımız kendi tercihlerimiz, yazık ediyoruz kendimize, kalbimize yazık ediyoruz, ve sözlerimize yazık ediyoruz...

Sahi yine mi dağıttım, ne mi diyecektim?

Diyelim o zaman...Öfkem azalsın diye oradan  buradan sözler ettim aslında...Hani dün, veya daha öteki gün  Sakarya'nın Kaynarca ilçesinde iki rezil kişi, iki alçak, iki vicdansız ve katil kişiler yedi aylık hamile bir kadını ve beraberinde on aylık çocuğu ile beraber ormanlık alana kaçırdılar...

Ve önce tecavüz ettiler, sonra kafasını ezerek  öldürdüler, ve on aylık çocuğu da annesi ile birlikte öldürdüler....Ne Türkiye ayağa kalktı, ne siyasiler öyle üzüntülü sözler ettiler...

Suriyeliler şunu yaptı bunu yaptı diye "aslı olmayan haberleri" bahane ederek, o insanların oturdukları evleri çadırları yakıp yıkan ulusalcılardan da, ülkücü görünümlü vandallar dan da , hiç ses çıkmadı...Muhacir  ve hamile bir kadının ırzına geçilmesini ve sonra başının ezilerek öldürülmesin seyrettik  ülke ahalisi olarak, ve yanında  on yaşında bir çocuğun da öyle...

Kim ve kimler Suriyeliler evlerine dönsün demişse, diyenlere alkış tutmuşsa, veya suskun kalmışsa, o katillerin o canilerin suç ortaklarıdır...Ve bunu ilk diyen kişilerden biri "yolların efendisi" arkadaştır, yani şu adalet adalet diye yollara düşen arkadaş işte, anlayın...

Ve bu olaydan sonra "dün cuma günü" camilerde hutbe okutan Diyanet de...Kusura bakılmasın ahali bu konuda yeterince uyarılmadı...Küçük yaşta Suriyeli kız çocuklarını nikahlayan ikinci eş, üçüncü eş olarak alan, ve sözde onlara iyilik yapanlarda...

Öfkeliyim...Çok öfkeliyim...İstanbul da veya başka şehirlerde tavuk kümesi gibi iki odayı 1000 liraya 2000 liraya bu insanlara kiraya veren, sonra camiye namaza gelen kişilere çok öfkeliyim...

Ensar Muhacir hikayelerine de, bu hikayeleri tekrar eden hutbeleri okuyan adamlara da...

Haydi iyilik içinde kalın..