Deneyim ve tecrübelerinden her zaman yararlandığımız ve dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10’ unu oluşturan yaşlılara sevgi ve saygıyı dile getirmek için, 1982 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından içinde bulunduğumuz hafta “Yaşlılara Saygı Haftası” olarak ilan edilmiştir. Amacı insan hayatında önemli bir yere sahip olan yaşlılık çağında, insanların çekmiş oldukları sıkıntılara, dertlere ve olumsuzluklara dikkat çekmek ve bu sorunları ortadan kaldırarak yaşlılık döneminin daha sağlıklı şekilde geçirebilmesinin sağlanması.
Bu demek değildir ki büyüklerimizi sadece özel gün ve haftalarda hatırlayalım. Yılın her gününde onlarla birlikte olduğumuzu hissettirmeliyiz zira büyüklerin varlığı, bağlı oldukları ailenin temel direği, temel dirliğidir. Hayatın olgunluktan sonraki evresi olan yaşlılık, insanoğlunun genellikle ilgiye ve sevgiye daha çok muhtaç olduğu dönemdir. Yaşlılık bir doktora göre daha teknik bir şekilde açıklanabilir elbette ama genel manada yaşlılık, hayatın büyük kısmının geride kalması ve yılların verdiği yorgunlukla vücudun eskisi kadar zinde olmaması, gençlikte yapılanların daha zor yapılması. Hayatın bu dönemindeki değişimler, aktif bir insanın hastalık ve fiziksel kısıtlılıklar nedeniyle yaşamdan uzak kalması insanların çoğu için baş edilmesi zor durumlardır. En önemli psikolojik sorun ise yalnızlık duygusudur. Eşini ya da yakınlarını kaybetmek, çocuklarını ve torunlarını görememek, hastane veya huzurevine bırakılmak, yakın çevrelerinden ilgi görmemek, bu duyguya kapılmalarına neden olur.
Nasıl ki günümüz sabah ile başlayıp, öğlen, ikindi ve akşam ile devam edip gece ile sona eriyor, mevsimler ilkbahar, yaz, sonbahar, kış şeklinde sürüyor; ömrümüzünde  çocukluk, gençlik, olgunluk ve sonunda yaşlılık gibi dönemleri var. Bu dönemlerden belki de en hassası gece, en zoru kış, en beklentili olanı yaşlılık dönemi… Bu dönemde onlara sahip çıkmak, onlarla ilgilenmek, sevgi ve saygı göstermek gelecek kaygılarımızı azaltacak, hangi yaşta olursa olsun tüm bireylerin yaşama güvenle bakmalarını sağlayacaktır.
Her insan için değişik mana ve önem ifade eden yaşlılık, hayatın çok özel bir dönemidir. Yaşlılarımız dün ile bugün arasında köprü kuran, kültürümüzü ve değerlerimizi yarınlara taşımamızı sağlayan en değerli varlıklarımızdır. Bu dönem itibar gerektirmektedir ve bu aynı zamanda bir minnet borcudur. Yaşlı bireylerin toplumla bütünleşmesi, daha aktif olması ve yaşama bağlı kılınmaları gerekir. Ömrünün büyük kısmını topluma ve ülkeye hizmetle geçirmiş insanların, yaşlandıkları ve bakıma muhtaç oldukları dönemde ömürlerinin sonuna kadar insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamayı talep etme hakları vardır.
Peygamberimiz Aleyhisselam bizden ilgiye, sevgiye, bakıma ihtiyacı olan zayıflara ve yaşlılara bakmamızı istemiş, bu konuda tavsiyeler vermiştir. Gençlere ise yaşlılığın onlara da geleceğini hatırlatıcı şöyle bir tavsiyesi olmuştur: “ Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin; ölüm gelmeden önce hayatın, hastalık gelmeden önce sağlığın, meşguliyet gelmeden önce boş vaktin, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin” 
             Ömrünün önemli bir bölümünü yaşlı olarak geçirebileceğini hiçbir insan aklından çıkarmamalıdır. Gençliğinde yaşlı insanlara göstermesi gereken saygı ve sevgiye ilerde kendisinin de ihtiyaç duyacağını unutmamalıdır. Gençken fark edilmese de zaman hızla geçmekte ve hepimiz yaşlanmaktayız…