Gösteriş tüketimi iktisatta bir gereksinmeyi karşılamayıp,çevreyi etkilemeyi amaçlayan tüketim olarak tanımlanıyor.Sosyal medyanında vasıtasıyla toplumun pek çok konuda yönlendirildiği bir gösteriş asrındayız.Olduğundan farklı görünme gibi birtakım suni çabalar içerisindeyiz.Bu çabalarımız çok gayri samimi.Farkedilmek modern insanın en büyük zaaflarından biri ve hepimiz bu kirlenmeden az yada çok nasibimizi alıyoruz maalesef…
   Günümüz insanında refah düzeyinin artmasına paralel olarak şekilcilik ve gösteriş de artıyor.İçteki samimi inanç ve yaşayış dışa vuruyor ve zamanla arta arta inanç ; bir elbisenin çıkarıldığı gibi kolayca çıkacak hale geliyor.Örneğin ; adam bir yardım yapacak,basın huzurunda törenle yapıyor.Hacca gidecek ; gidiş dönüş merasimle uğurlanıyor ve karşılanıyor.Düğünler yapılıyor ; en gösterişli,en pahalı mekanlarda.Tanınmış sanatçılar getiriliyor,ikram binbir çeşit.Kıyafetler ben buradayım diye bağırıyor.Renkler,desenler,uyum,şıklık mankenleri aratmıyor.Gelin on çeşit kıyafet giyecek gelinlik harici.Düğün öncesi ev ziyaretlerini unutmayalım.Burda da çok şık olunmalı.Açık büfe masanın üstünde hiç boş yer kalmamalı.Topuklu ayakkabı giymek makbul.Mutfakta üç beş yardımcı olmalı ki bu çok önemli.Sonra arabanın rengi,markası da önemli.Bu izzet-i ikram,markalı kıyafetler cenazemizde de olmazsa olmaz.Kıyafete uygun eşarp olacak ve tabii eşarbın köşesinde markanın arması.Bu olmazlar yüzünden acımızı yaşamaya zamanımız kalmaz.Şu bebek cinsiyeti öğrenmeleri,baby showerları,ilk doğum günlerini,bride partileri saymıyorum bile.Bunlar tam bir gösteriş ve şekilcilik.
   Saydıklarımızdan bir tanesini bile ben yapmadım diyemeyiz çünkü yapmazsak da olmaz!.. Ne derler sonra ? Zira gerçekçi ve samimi olanlar ne yazık ki kendilerini şekilciler kadar topluma kabul ettiremiyorlar.Görünür olmayanın yok sayıldığı bir döneme şahitlik ediyoruz.Görünür olanı varsayıp,onu da çabucak tüketiyoruz.Daha fazla görünmek,daha fazla akılda kalmak için insan sürekli değişmek ve hızlanmak zorunda… Unutulmamak,akılda daha uzun süre kalmak için daha gösterişli görünmenin yollarını arıyor.Başkaları tarafından nasıl göründüğümüz o kadar önemli ki,çizilen profil ne kadar bize ait,ne kadar bizi yansıtıyor bunu dahi sorgulamaz oluyoruz.Kazanmadığımız,sindirmediğimiz, özümüze işlememiş imajlarla farklı olalım,fark edilelim derken,hızla aynılaşıyoruz…Kendimize çizdiğimiz ve seçtiğimiz imajlarla kendimizden çok uzaklara gidiyoruz.İçeriye yabancılaştıkça, dışarı da görünenin gerçekliğine inanmaya başlıyoruz.Ama çizdiğimiz profil gösterişli olmasına rağmen samimi ve bizden olmadığı için ömür boyu bir yabancıyla yaşamaya mahkum oluyoruz.
   Doğal olmak,kendi olmak insanı korkutuyor.Çıktığı tahtın üzerinde şık görünmek,ışık saçmak için çabalayıp duruyor.Yorgun,çünkü kendi olamamak,omuzlarında olmadığı bir kimliği taşımak kadar insanı ne yorar ? Gösterişli bir imaj oluşturma ve oradan görünür olmaya çalışmak,zamanla insanın kendine yabancılaşmasına ve kendini kaybetmesine sebep olabiliyor.Kierkegaard’ın dediği gibi ; ‘’İnsan kendini sessizce kaybeder,kaybettiği başka herşeyi farkeder de kendini kaybettiğini farkedemez!..’’