Malum pandemi dönemi. Tüm dünya ne oluyor ne bitiyor diye anlamaya çalışırken binlerce ölümün yaşanması, arkasından uzmanların ve bilim insanlarının dahiyane çabaları ve bir senenin ardından ışık hızıyla ortaya çıkan aşı çeşitleri -aşağı yukarı hepsinin çıkış dönemi aynı sayılır- ve dünya genelinde tek silahımız olan aşıyı insanoğluna enjekte etme için ikna çabaları… Sonuçta aşı bünyeye girdi. Ne olduysa bundan sonra olmaya başladı.

İnsanlar birbirine aşılı mısın, aşısız mısın diye sormaya başladı. Aşılı olan aşısızdan sağlık olarak kendini üstün görmeye başladı. Aşısız olan aşılı olana “Aha çipi taktılar sana. eyvahlar olsun” demeye başladı. İki tarafta bir konuda anlaşamıyor. O da ortadaki bilgi kirliliği. İnsanları ötekileştirmeye, ayrı tutmaya, bizdensin ya da değilsin gibi saçma sapan ifadeler kullanmaya gerek yok. Aşısını olan olmayana, olmayan da aşısını yaptırana saygı duymak zorunda. Bugün itibarıyla bazı kurumlar aşı yaptırmayanlara hizmet vermeyecek. Bazı kurumlar PCR testi olmadan iş yerine kabul etmeyecek. Bazı iş yerleri aşısız olanları isten çıkarma kararı aldı vs. Dünyadaki tek dayanağımız olan aşıyı yaptırmayan bir kişinin işine son verilmesi çok acı lakin başka çıkar yol yok deniliyor. Saygı duyulması gereken bir yerde işine son verilebiliyor. Bu da insanoğlunu zorlamaya itiyor. Yani saygı ortadan kalktı aşı olmak zorundasın deniliyor. Bu ikilem, ayrımcılık, ötekileştirme acilen son bulmalı lakin İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ilk maddesi şu şekilde der: "Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdanla donatılmışlardır, birbirlerine kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar."

Biz tedbirimizi alalım. Aşıyı olan olsun, olmayan olmasın ama aramızdaki insani kavramları yok etmeyelim. Aşı yüzünden birbirimizden kopmayalım. Bu bela, musibetten en kısa sürede kurtuluruz inşallah. 
Selametle kalın.