Bazı dostlarım bir işadamı olarak niye ekonomi ve iş dünyası ile ilgili yazmadığımı soruyor.

 Haksız da değiller. İş dünyası ile ilgili birçok şey yazabilirim. 

 Fakat öncelikle, başarı ve başarsızlığa giden yolda, yaşadığımız toplumun davranışlarını, içinde bulunduğumuz durumu iyi tahlil etmeyi çok değerli buluyorum.

Çünkü hangi yöntemlerle, hangi sonuca ulaşacağımızı belirleyen faktör içinde yaşadığımız gerçeklerdir. 

  Günlük yaşamımızda, iş hayatımızda bizi olumlu olumsuz etkileyen birçok şey yaşıyoruz.

Mesela trafikte bencil davranan, kurallara uymayan bir sürücü, evlilik ve iş hayatında daha anlayışlı hoş görülü biri olabilir mi ?

 Sıraya giren o kadar kişinin hakkını gasp edip öne geçmeye çalışan birisi ile ticarette başarılı bir ortaklık yapılabilir mi ?

Bir kurumda çalışanın maaşını beğenmeyip işi savsaklamasına,

bir yöneticinin çalışanlarına karşı adaletsiz tutumuna, 

saygı duyulur mu?

Günlük hayatımızda bizi rahatsız eden birçok olayla karşılaşıyoruz.

Kendimizi güvende hissetmediğimiz anlarımız oluyor.

Geçmiş ile günümüzde yaşananları karşılaştırıyoruz.

Günümüzde insanların kişisel menfaatleri için neleri yapabileceklerini görüyoruz. 

Ve bunlar bizi çok rahatsız ediyor.

Ne iş yaparsak yapalım,  eğer kendimizi iyi hissetmezsek hayatın her alanında başarıya ulaşmamız mümkün olmaz.

 Bizi rahatsız eden her meselede kendimizle hesaplaşmalıyız.

Sorunun kaynağı biz olmamalıyız.

Her yol mubah diyen anlayışlardan uzak durmalıyız.

İster iş hayatımızda başarı isteyelim, ister ailemizle huzurlu mutlu bir hayatı hayal edelim, ister sosyal hayatta saygın güvenilir bir birey olmak isteyelim…

Etrafımızda olup biteni iyi analiz etmeliyiz.

İçinde bulunduğumuz ekonomik iklime göre ticaretimize yön vermeliyiz.

Özel hayatımızda ve iş hayatımızda güzel ahlaki değerlere sahip insanlara değer vermeliyiz.

Topluma, birey olarak iyi rol modeller olmayız ki, söyleyeceğimiz sözlerin anlamı olsun.

Hayatta başarılı olmak çok önemli, 

Ama nasıl başarılı olunduğu bence daha çok önemli.