Masal gibi kimi işlerimiz, ülkemizin işleri de öyle... Dün yoktu ama bugün var gibi bazı şeyler... Lehim yapsan lehim tutmayacak işler, bir yanı başka, bir yanı daha bir başka... Hani denir ya dün başka bu gün başka öyle işte… Aslında ilgi alanımıza giren bir şey değil, ama olanları dile getirmek gerek... Kentin müftüsü ne der bilmem, ama bize göre her yanı dökülen bir kurum Diyanet işleri denilen kurum... Her halleri başka bir âlem... İmamları bir başka vaiz hocaları bir başka, Müftüleri başka, merkezde görevli olanlar bir başka âlem... Bildiklerimiz, gördüklerimiz dinlediklerimiz, bunun böyle olduğunu gösterdi... Araya bir not olarak sıkıştırayım, bizim de ilk işimiz imamlık, hem de egede çok güzel bir ilimizin en merkezi camilerinin birinde... Yani biliriz ekin yolmanın kurallarını ve daha ötesini de... İki senenin sonunda dedim ki kendime "Mehmet Kaya bu Mihrap, bu minber Aziz Nebi'nin yeri makamı, haddini bil, edebini takın, önce mümin bir adam olmayı becer" sonra düşünürsün ne yapacağını... Bize göre öyle her insanın geçip, önderlik yapacağını bir yer değil oralar... İnsanın benzinin atması, kalbinin çırpınması gereken bir mevki... Bilinmeli kimden miras kaldığı ve hak edenlere verilmeli o miras... Ama ne yazık öyle bir endişe yok şimdilerde arkadaşların pek çoğunda… Dediklerimize itirazı olan varsa oturur konuşuruz neyin ne olduğunu… Hikaye uzun, hikaye içinde başka hikaye... Bilerek bizimde işimiz dedim;  çünkü ekmek parası kazanmak için bir iş olarak görülüyor, imamlık müezzinlik hatta vaiz hocalığı, müftü olmak, bir meslek bir memurluk olarak görülüyor…  Aslında yasalara göre öyle de... Asıl diyeceğimize gelince "Bize diyor Diyanet işleri Başkanı Ali Erbaş beyefendi" bize yüzlerce binlerce şikâyet geliyor sigara içen imamlar konusunda cemaatten... Bundan sonra sigara içen din görevlisi imamların haç görevinde görevlendirilmeyeceğini söylüyor sayın başkan... Ne yani namaz kıldırmak, haç görevinden daha mı basit diye sorası geliyor insanın... Bu şikâyetler doğrudur da… Arkasında namaz kıldığı imamı şikâyet eden bir cemaat, insana asla faydası olmayan, insan sağlığı için büyük bir tehlike olan, üstelik bir paket sigara parasına ihtiyaç duyan yoksulların olduğu bir ülkede cebinde sigara ile namaz kıldıran kişiler... Yemen ülkesinin aç çocukları düşüyor insanın aklına… Bende komünistler gibi mi konuştum ne dersiniz? Bir paket sigara parası ile yoksulun karnını doyurmayı düşünmek... Yeni duydum sigara içmek haram demiş sayın başkan... İşin burası beni ilgilendiren konu değil, hayatımızda haram olmayan ne kaldı ki, diye bir soru bırakalım çıkalım aradan... Son söz olsun... Muhbirlik de hayli başarılı bir topluluk haline geldik, erdemlerimizle övünebiliriz… Vah ki, vah... Çok vah... Vay anam vay derdi rahmetli anam, içinden bir yerler acıyınca... Vah çok vah... Ve sonra yeni uyanmış hiç bir şey yokmuş gibi, herkesin herkese bilgi sunduğu, insanlıktan söz ettiği bir vakit işte... Biliyorum anlatamadığımı... Anlayıver ötesini, bir kaç söz de siz koyun, sözün üstüne... Mesela ne diyorsunuz sigara içen imamlar konusunda? Dinin ne dediğini duymazdan gelin kabul, ama tıp bunca uyarı yaparken, bunca yapmayın etmeyin derken tıp, doğru mu dersiniz bu iş? Eski zamanlarda ninelerimize denseydi "Nine namaz kıldıran imam var ya, sigara içiyor" vay başımıza taş yağacak diye başlarını döverlerdi... Hele bir de duysalar bankalara yatan vadeli paraları, felanları filanları, evlerini on günlüğüne bir haftalığına yabancılara kiraya verenleri... Ben de çok karıştırdım... Ne demiş kadın uzaklardan çıkıp gelen kocasına "Adam çocukların hesabını sor ama şu yoğurt yiyeni karıştırma" bizde karıştırmayalım daha ötesini... Hoşça kalın, aklınıza mukayyet olun... Kalbinize de, gönlünüz de...