Bazıları kabul etmese de biz söyleyelim... Ülkede büyük bir ahlak sorunu var, hem de çok, çok fazla... Ahlakın ne demek olduğunu unutan bir toplum olduk. Kimse kusura bakmasın, herkesin bir ahlak anlayışı var şimdilerde, içinde ahlak yok...
Herkesin bir din anlayışı olduğu ve içinde din olmadığı gibi...
Sınırlarını Allah’ın belirlemediği ahlak ahlak değildir, diyeceğim kimileri bu da nerden çıktı dese de... Zira dine uzak duran kişilerin “Biz ahlaksız mıyız?” deme hakları var da, hangi ahlak sorusunu sorarız biz de...
Evet, ahlakı olmayanın hiçbir erdemi olmaz bu da doğru... Ama ahlakın ne olduğunu tanımlayacak tarif edecek kim sizce?
Mevzu uzun... Ama inanın bir ahlak buhranı gelip oturdu ortamıza, ahlaka, ahlaklı insanlara ve edepli insanlara hasret kaldık, ben bu kadarını diyeyim, ötesini siz tamamlayın...
Ortada bir haram sorunu var, insanımızın çoğu “belki hepsi” haramın bir bela olduğunu unuttu değil, haramsız yaşayamaz oldu toplumun çoğu... Haramı haram olmaktan çıkardılar, ama haram karanlık ateşten bir yiyecektir bütün kutsal kitaplara göre...
Aziz Kitap Kur’an “Sakın, sakın harama el uzatmayın” der... Eh Müslüman’ım demek, sonra haram yemek nasıl bir şey diye soracak çok kişi var sokaklarda lüks arabalarıyla hava atan, lüks evlerde oturan...
Ve sonra ölünce cenazesi önünüze getirilen ve o soru “Bu kişiyi nasıl bilirdiniz?” hep bir ağızdan “İyi bilirdik” diyoruz da, ama adam haramzadeydi, ne olacak?
Nerden çıktı bu yalan şahitliği, Allah bilmiyor mu senin yalan söylediğini, onun da haram ile beslediğini...
Kısaca işimiz zor her birimizin inanın... Ben de zorlana zorlana dillendiriyorum bunları, bazıları “Sen de neler yazıyorsun? Nelerle uğraşıyorsun? dediklerini duyar gibiyim...
Öyle bir zamanın içine düştük ki, kimsenin umurunda değil yediklerinin helal veya haram oluşu...
Yine birilerinin canını sıkacağız da olsun... Sabah, akşam dinden, imandan, Allah’tan söz edip duran kişilerin en büyük sorunu da bu...
Sınırlarını dinin çizdiği haram, helal anlayışı çoktan insanları ve Müslümanları bırakıp gitti, çoğumuz farkında değiliz, kendi kendimize masal anlatıyoruz...
Yeminle inanarak söylüyorum camilerde yapılan konuşmaların pek çoğu masal, dinleyene hiçbir şey vermeyen...
Kendini temize çıkarma gayretinde çoğu, biz de öyleyiz aslında, üzgünüm sen masumsun ey insan diyemeyeceğim...
Her yerde, her kurumda, her toplulukta, her dernekte, her vakıfta, her bir şeyler söylenip anlatılıyor da, kendileri de inanmıyorlar anlattıklarına...
Tekrar edersek, bir ahlak sorunu, yalan sorunu, haram sorunu, yalan söyleyen kişilerin samimiyetsizlik sorunu var...
Samimiyete ihtiyacı var kalbimizin, yalansız sözlere, haram olmayan yiyeceklere, daha ötesini siz deyin...
Yoksa daha çok kötü olacak yolun sonu... Ve bunları hatırlatan insan sayısı çok az, ey insan kardeş diye kendime pay çıkarayım izninizle...
Unutmayalım son durak ölüm...