Kimseye farklı sözler ediyorum filan demiyorum... Ama izin verin diyeyim, bizim bu yazıp söylediklerimizi öyle herkes söylemez, söyleyemez...

Asla kutsayan, sensiz olmaz diyen olmadık, olmayacağız kentin efendilerine... Halkın olmadığı değer ve kıymet görmediği hiçbir yerde olmadık, olmayacağız...

Siyasetin efendilerine “sen şuraya layıksın, buraya layıksın!” gibi sözler edip, onların gönlüne girmek gibi bir hedefimiz olmadı, olmayacak...

Boyumuzu aşan sözler etmedik, etmeyeceğiz ve her zaman halkın ahalinin olduğu bulunduğu yerde olmayı izzet bileceğiz...

Bunları neden yazıyor söylüyorsun diyenlere cevaben; çünkü kimi arkadaşlar yazarlar gazete ve köşe sahipleri, kentin beyaz kişilerinin siyaset edenlerin güç sahiplerinin çevresinde dönüp duruyorlar...

Kendilerince yer makam mevki buluyorlar, sen daha yüksek yerlere layıksın diye akıllarınca hem akıl veriyorlar, hem onların gönüllerindeki yerleri sağlamlaştırmak istiyorlar...

Mesela sen diyor birisi beyaz adamlardan şımarık birisine, sen bu şehre sığmayacak kadar büyüksün,yerin Ankara sen Milletvekili olmalısın diyorlar...

Yirmi sekiz şubat sonrası bunlara benzer kişiler vardır ve çokları Çevik bir denen zalime “sen bu ülkede Cumhurbaşkanı olmalısın!” diyen...

Neyse...

İsterseniz ukalalık filan deyin, ben sadece uyanalım diyorum, birileri bizi uyutuyor zehirliyor, kimliğimizi kişiliğimize kalbimizi hatta dinimizi kendilerine uygun olarak inşa ediyorlar...

Gözlerimizin içine baka baka senin aklın ermez,  biz ne dersen sen ona inan, peşimizi bırakma, bizi savun, bizden ol...

Oy verirken senin aklın ermez, bizim dediğimize oy ver diyenler... Aklın ermez öyle her şeyi sorgulama, zaman özgür düşünme zamanı değil, bizim dediklerimize inan...

Biz hangi dinden söz ediyorsak, onu al din olarak... Sakın cemaatten guruptan ayrılma, ağabeylere itaatsizlik filan yapayım deme, sonun kötü olur diyorlar ve gerçekten onlara inanıyoruz çoğumuz...

Gelin bundan böyle telkinlerden uzak kalalım demeye çalışıyorum sadece... Çok kandırıldık çünkü çok aldatıldık, çok yalan dinletildi bize...

Kimisi ülke adına, kimisi din adına, kimisi başka başka şeyler adına...

Sen diyor Nizar Kabbani “Sen kim olduğuna karar veremediğin zaman, senin kim olduğuna başkası karar verecektir” bizim kim olduğumuza başkaları karar vermesin, kime oy vereceğimize, nasıl bir Allah’a inanacağımıza, ve nasıl amel ibadet edeceğimize başkaları karar vermesin..

Kendimizi kendimiz inşa edelim, kendimiz inşa edelim kimliğimizi duygularımızı... 
Ama bütün bunları yaparken Allah’ın hesabını koyalım hesaplarımızın içine...
Kimselerin kalbimizi incelemelerine izin vermeyelim, kim olurlarsa olsunlar...