24 Ocak kararları ile serbest piyasa ekonomisi ile tanıştık. 

Ekonomik gelişimimizi sağlayan serbest piyasa koşullarını, 

Her şeyin serbest olduğu bir sistem olarak algıladık ve uyguladık. 

Bu süreçte ekonomik gelişmemizin yanında, toplumsal yapımız değişti, ahlaki referanslarımız değişti. 

Herkesin şikâyetçi olduğu maddiyatın ön planda olduğu, toplumsal dayanışmanın zayıfladığı bir sürece girdik.

Malum bu günlerde dost sohbetlerinde iş güç fazlaca konuşulur oldu

Sorunların tespiti ve halli için bazı önerilerimiz olduğu zaman,  

Birçok dostum serbest piyasa ekonomisinde, bu tür düzenlemenin yapılamayacağını,  

Vahşi kapitalizmde yaşayan yaşar, kalan sağlar bizimdir mantığının hâkim olduğunu sıkça duyar oldum. 

Bu görüşe hiçbir zaman katılmadım.

Özellikle son on yıldır.

Girişimci ucuz ve uzun vadeli finansa ulaşma imkânı buldu.

Ürün ve işletme arzı haddinden fazla artı.

Aynı ölçüde talep artmayınca, işletmeler arasında acımasız rekabet koşulları oluştu.

Akabinde, iflas eden işletme sayısı, karşılıksız çekler, icra dosyaları inanılmaz rakamlara ulaştı.

Bunun sonucun da tüm birikimini kaybeden aileler, boşanmalar, mağdur olan çocukların, kadınların sayısı her geçen gün artı. 

Alanya’da aktif işletmelerimizin sadece % 10 u 20 yaşının üstünde.  

Bu gerçeklerin ışığında, iş hayatı ile toplum hayatının bir ahenk içinde olması için bazı tedbirlere ihtiyaç var.  

Bu bakış açısı ile toplumsal huzuru ve barışı temin edebiliriz.

Yaklaşık 30 yıl önce, Üniversitede bir hocam ‘’Avrupa da tavuk yetiştirmek isteyen önce kursuna gider, sertifikasını alır. Ondan sonra tavuk yetiştirebilir’’demişti.

Mesleklere saygıyı belirmek için bir hocamda ‘’bir gün gelecek ampulü dahi elektrikçi değiştirecek ‘’ demişti.

Bütün bunlar o zaman hiç kafama yatmamıştı.  

Almanya’da, bir işyeri açmak istediğin zaman. 

Yatırımcı bölgenin yetkilisine, yatırım ve iş planı, iş konsepti, sermaye ve mali plan, tahmini kar ve zarar planı, özgeçmişini gösteren bir belge hazırlayıp veriyor.

Belgeye bakan görevli, iş yerinin açılacağı bölgede aynı işi yapan işletme sayısına, bölgenin nüfusuna ve yatırımcının verilerine bakarak, bir değerlendirme yapıyor.

Eğer o işte başarılı olamayacağına kanat ederse, iş yeri açmaya izini vermiyor.  

Birinci amaç, senden önce o caddede iş yeri olan düzenli vergi ödeyen girişimciyi korumak.

İkinci olarak yeni iş yeri açacak olan girişimciyi korumak.

Bu gün ülkemizde,

Halk otobüsü ve taksi sayısında sınırlandırma var

Belli yeterliliği olanlar hastane, eczane, tarımsal ilaç bayii, gibi iş yerleri açabiliyor.

Hükümet ihtiyaç olduğunda kuşbaşı ve kıymaya tepe fiyat uygulaması getirebiliyor.

İç piyasada ürünlerde aşırı fiyat artışı olduğunda, ithalat kararı alınarak fiyatlar baskı altına alınabiliyor. Muzda olduğu gibi  

Turizm sektöründe yeni yatak arzının önüne geçilmesi için talepler var.

Demek ki bazı sektör kendilerini korumak için serbest piyasa koşullarında düzenleme talep edebiliyor.

Uzun lafın kısası,

Serbest piyasa koşullarında, Toplumun çıkarlarını korumak için

İş ve toplum hayatımızı, insani değerler üzerine inşa etmek için,

Üretici ve tüketicinin haklarını korumak için,   

Yerel işletmelerimizi korumak için,

İşletme arzının, ihtiyaç ölçüsünde kontrollü artması için,

Gerekli olduğu koşullarda bazı sektörler teşvik edilmeli,

Yeterince büyüyen sektörler kontrol altına alınmalı. 

Şimdi bu düzenlemeleri yapmak çok zordur diyeceksiniz.

Aslında bazı şeylerin tam zamanı. Krizin en ateşli olduğu dönemi yaşıyoruz. Eğer bu gün yapısal sorunlarımıza eğilmezsek, 

Alanya’yı geleceğe hazırlayamayız.