Diyorlar ki tamam güzel de güzel sözler ediyorsun yazıyorsun da, çok karamsarsın be arkadaş... Sözlerin acı dolu kahır dolu, sanki bir felaket habercisisin...

Kalbimiz eskiyor yazdıklarını okurken diyenler bile var..

Aynen böyle diyenler ile karşılaşıyorum ne zaman sokağa çıksam, bu sözleri eden arkadaşlar ile karşılaşmamak için sokağa çıkmayı tenha zamanlara bırakıyorum, ya da geceleri...

Gerçi çok sokağa çıkan biri değilim, benim sokağım genelde evimin içi ve kitaplarım... Sokaklarda gördüklerim küfür eden adamlar, yerlere tükürenler kaldırımlara araba park edenler...

Sahi ne zaman bu hale gelindi, sizde sormuyor musunuz en azından kimi zaman kendinize?

Kızmayın bencilin tekisin falan demeyin, sokağa çıkınca acısına kahrına razı olunacak manzaralar görmüyorum ben, belki her kesin baktığı yerden bakamıyorum...

Sokağa çıkınca caddelerin ve sokakların nasıl istila edildiğini görüyorsun, dağlara bakıyorsun, hep beyaz adamların istilası altında ormanlar öyle denizler öyle...

Öyle değil mi? Her yerde beyazların yani parayı serveti Tanrı sananların istilasını görmüyor musunuz, ey şehir ahalisi?

Kendimi savunmak adına değil, aslında karamsar şeyler yazmıyorum, kendimce gördüğüm gerçekleri dillendiriyorum, bunun içinde en çok ülkenin gidişatını iyi olmadığı, yolun sonun karanlık olduğu ülke insanın çoğunun çaresizlik yaşadığı acı çektiği şeyler söz ettiğim...

Bütün bunları apaçık görüp dururken, kimi arkadaşların yaptığı gibi kentin efendilerine idarecilerine yetkililerine partililere yaranacak sözler etmek, onların gönlünü hoş tutacak sözler etmeye gönlümüz razı olmaz...

İnsanın kendine yüzü olmalı, öteki dünya da Allah’ yüzü olmalı ve vicdanı rahat olmalı yaşadığı her gün...

Umarım “sende kendini övüyorsun be arkadaş!” diyen olmaz..Vallahi değil billahi değil, istila edilmiş dağlara bakınca kalbim acıyor yalnızca...

Yukarılara çıkıp şehri seyrettiğim zaman, şehrin sanki can çekiştiğini görür gibi olmak insanı üzüyor...

Sizce şehre dağlara denizlere ihanet edilmiyor mu, ülkede yanlış şeyler olmuyor mu mesela...

Bende böyle dillendiriyorum şehirlerin çaresizliğini... Yoksa bende bilirim yine bazı arkadaşların yaptığı gibi puştluk yaparak gönüllerde yer etmeyi...

Hepimiz üzgünüz aslında...