Aslında bu günlerde gündeme taşıyacak ve üzerine yazacak o kadar çok şey var ki, yazsan başın belaya giriyor, yazmasan için acıyor... Yine iyi partili Milletvekili eski Başbakan eski Meclis Başkanı Binalı Yıldırım’ın eşi Semiha Yıldırım için, alçakça ve rezilce sözler etti...
Ama sesleri sedaları çıkmıyor iyi partili yetkililerin...
Kadınlar üstünden laf edenlerin, sözlerini kadınlar üstünden söyleyen kim olursa olsun, alçaktır benim yanımda... Ama ne yazık böyle kirli bir anlayış hâkim oldu toplumun her kesimine, ve yine ne   yazık ki bundan şikâyetçi olmaz olduk, toplum olarak...
Oysa bunların yeniden ele almanın gündeme taşımanın vaazların hutbelerin okullarda ders konusu olmanın zamanı çoktan geçti her gün daha kötüye gidiyoruz... Bilerek gidiyoruz dedim,  çünkü peek çoğumuz rahatsız olmaz olduk olanlardan...
Adam Trafikte veya başka bir yerde, bir başka adam ile kavga ediyor, ağzından çıkan ilk söz “Senin ananı avradını”   diye başlıyor, peki neden?
Annelerin eşlerin ne suçu var ki, oradan giriyor alçak kavgaya sizce?
Bu hale nasıl gelindi, insan bu kadar nasıl kirlendi nasıl tükendi insanlık bu kadar, bu soruları kim soracak veya kim cevaplayacak?
Neyse, Ali Şeriatiye gelirsek, derki Ali Şeriati  “Eğer bir din yetimi korumuyorsa mazlumun sesi olmuyorsa, yalancıdır ve Afyondur” yani o din değildir, demek istiyor...
Ali Şeriati İranlı bir düşünür, ve biliyorsunuz İran Caferi mezhebine mensup bir topluluk, Ali Şeriati en çok kendi mezhebini eleştirmiş, sonra Mezhepler arasındaki kavgayı dillendirmiş yazılarında “bunlar neden var” diye...
Aslında Aziz İslam’ın en çok üstünde durduğu konudur yetim ve yoksullar... Her ne kadar cami kürsülerine taşınmıyorsa da, mesela evlenmeye gücü yetmeyen özellikle kızları evlendirmenin büyük bir hayır olduğu anlatılır...
O zaman her sene hatta senede birkaç kez Umreye giden Müslümanlar, neden evlenmekte zorluk çeken gençlerin, genç kızların evlenme hayırlarına talip olmazlar, dini anlamışsak?
Fazlaca dedik, ama tekrar dersek, halka din anlatanlar halkı namaza ibadete çağıranlar  “halkın üstünde hayatlara sahiplerse”  sözlerinin bir karşılığı olmuyor... Bunun böyle olduğu göründü, ama kimi efendilerin işine gelmiyor, bu gerçekler ile karşılaşmak...
Ve siyasetçiler... Eğer siyasetçiler de, birkaç dönem veya birkaç sene belirli yerlerde siyaset yaptıktan sonra servetlerine servet ilave edilmişse,  daha önce sahip olmadıklarına sahip olmuşlarsa, işte onlar da hırsızlardan bir hırsızdır...
Din insan içindir, siyaset insan içindir... Böyle inanır böyle iman ederiz... İnsanı değersiz kılan insanı görmezden gelen her anlayış, hem zalimdir hem karanlıktır...
Biraz karışık bir yazı oldu...
Yinede sizin gözünüz gemileri batıranlarda olsun...