Neyin değerli, neyin değersiz olduğunun ne kadar farkındayız?

Bizim için ölçü para eden değerli, etmeyen değersiz mi?

 Hiç düşündünüz mü?

Yaşadığımız sanal cennetin doğal varlıkları olan su, hava, orman, deniz, kum, doğal yaşam bize ne ifade ediyor?

Değerli ise onları kaybetmemek için neler yapıyoruz?

Sahip olduğumuz, örf ve adetlerimiz, kültürümüz, ahlaki değerlerimiz ne kadar değerli bizim için?

Bizi biz yapan bu değerlerin ne kadar farkındayız?

 Hiç düşündünüz mü?

Bunların hepsine hiç çaba harcamadan fazlası ile sahip iken kaybetme korkusu neden hissetmiyoruz?

Bunların sonsuza kadar var olacağını mı düşünüyoruz?

İlla ki bedelini ödemeli miyiz değerli olması için?

Bizim için kıymetli olan çalışıp sahip olduklarımızdan mı ibaret?

Mücadele ederek aldıklarımız olmazsa yaşayamaz mıyız?

Onlar olmazsa soluk alamaz mıyız?

Hiç düşündünüz mü?

Tabi ki suyumuz, havamız, sağlığımız, toplumsal değerlerimiz satın aldıklarımızdan daha önemli.

O zaman neden onlara zarar verip onları yok etmeye çalışıyoruz?

Kuruyan bir nehir, bir göl, ozonun delinmesi,  yeşil alanların azalması, denize fosseptik akıtılması, şehirlerimizin betonlaşması,

O zaman bizi niye çok rahatsız etmez 

Hiç düşündünüz mü ?

 Çünkü onlar o kadar fazla ki, azalacağı, bir gün biteceği, aklımıza bile gelmiyor. 

Dünya nüfusu 2000 yıl önce 300 milyondu, bu gün ise 7 milyar. 

2100 yılı tahmini dünya nüfusu 11 milyar olacağı hesaplanıyor. 

Bir gün gelecek çok dediğimiz değersiz olan her şeyi para ile satın alamayacağız. 

İlla ki bunları kaybetmemiz mi gerekir değerli olması için? 

İnsanoğlu, elindekinin değerini bilmez. Kaybetmeye görsün. 

Yıllar önce Kızılkule ile belediye binası arasındaki sahile yol yapmak için, denize dolgu yapıldı. Milyonlarca yıldır var olan bu doğal güzelliği bozmak yerine kazıklar üzerinde bir yol yapılsaydı olmazmıydı.

Adı üstünde oba göldeki gölü doldurup bina yapmak yerine korunsaydı daha güzel olmazmıydı?

 Musluklardan su içilemiyeçeği, suyu para ile alacağımız, 30 yıl önce aklımıza gelir miydi?

Bir zamanlar elimizin tersi ile ittiğimiz yufka ekmeğe, şepite, çökeleğe, pekmeze, organik gıdalara bu kadar özlem duyacağımız aklımıza gelir miydi? 

Tarihimize, kültürümüze verdiğimiz değerleri, çevre bilincini, estetik duyguları, doğaya bakış açımızı gözden geçirmeliyiz.

Günü kurtarmak adına yaptıklarımıza gelecekte çocuklarımız ne diyecek?

Hiç düşündünüz mü?