Votkayı çok kaçıran bir Rus vatandaş Stalin'e "Ahmak" demiş. Mahkeme vatandaşa, Stalin'e hakaretten 1yıl, devlet sırrını açıklamaktan 14 yıl hapis cezası vermiş.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na YSK üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle 2yıl, 7ay, 15 gün gibi akıllara ziyan verilen cezanın ardından Nazi Almanya'sında Papaz Martin Niemöller'in günlüğündeki o ünlü satırları hatırladım:

"Naziler önce komünistleri götürdüler, sesimi

çıkarmadım; çünkü komünist değildim. Sonra sosyalistleri götürdüler, sesimi çıkarmadım; çünkü sosyalist değildim. Sonra sendikacıları götürdüler sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri götürdüler, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler, benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.

Mühürsüz oy pusulalarını sandıklar kapandıktan sonra YSK geçerli saydı. Muhalefetin sesi çıkmadı. 31 Mart İstanbul yerel yönetimler seçimlerinde sandığa atılan 4 oydan birisi (Büyükşehir Belediyesine ait olanı) geçersiz sayıldı. Muhalfet partileri sesiniz çıkmadı.

HDP'li seçilmiş belediye başkanları görevden alınıp yerlerine kayyum atandı hiçbirinizin sesi çıkmadı, çünkü siz Kürt değilsiniz.

İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na siyaset yasağı getirildi, sesiniz çıkmadı. Seçime giderken seçim yasaları değiştiriliyor, İl ve İlçe Seçim Kurulu başkanlarının atanmaları kura usulü ile belirleniyor muhalefet ses çıkarmıyor. Şayet birgün sıra size gelirse sizin için etrafınızda sesini çıkaracak kimse kalmayacak

Aslında iktidarın Canan Kaftancıoğlu'na Ekrem İmamoğlu'na yargı eliyle getirdiği siyaset yasağı yalnızca Kaftancıoğlu'nun, İmamoğlu'nun şahsına yönelik bir karar değil. 2023 seçimlerine giderken iktidar yargıyı Demokles'in kılıcı gibi muhalefetin başı üzerinde sallandırmak istiyor. Muhalefet sustukça iktidarın muhalefete yönelik hamleleri sürecek. Sıranın hangi siyasi lidere geleceği, hangi belediye başkanına geleceği meçhul.

Altılı masanın bileşenleri bir an önce bu suskunluğunu bozmalı. Cumhurbaşkanı adayı kim olacak? İsimler üzerindeki kısır tartışmaları bir yana bırakıp meydanlara çıkılmalı. Saraçhane'de liderlerin sergilediği o görüntüler yurdun dört bir yanına yayılmalı. Toplumsal muhalefetin sesine kulak verilmeli. Aksi takdirde torunlarımız 2000'li yılların ilk çeyreğini "Hele bi anlat dede o yıllar neler olmuştu" dediklerinde onlara anlatmaya utanacağımız 6yaşında nikahlanan, 9 yaşında evlendirilen kız çocukları, tarikat yurtlarında tecavüz edilen 9-13 yaşlarında erkek çocukları gibi daha çok utanç verici hikayelerimiz olacak.