Aslında.
Vay bee deme yerine,
Vay anasına dememiz gerekir.
Neden mi?
Yaş seksene dayandı.
Dayandı derken,
Şurada dört ay kaldı.
Yaşımız seksen deyince.
Sevgili dostlarımın “Maaşallah” dediklerini duyar gibiyim.
Tabii ki sağ olsunlar.
Ama ben biliyorum ki,
Birisi hakkın rahmetine kavuştuğunda hemen herkes, “Kaç yaşındaydı?” diye sormaya başlar.
Bırakın seksenleri, doksanları, yetmişlerde bile,
Epeyce de yaşlıymış diyerek ölümü normal karşılarlar.
İnsan yaşlandıkça,
Özellikle de, ağır ameliyatlardan geçip, değerli doktorlarımızın orayı burayı kesip biçerek yaptıkları operasyonlar sayesinde, hayatımızı idame ettirmemiz de hayatın bir başka cilvesi.
Nasıl mı?
Önce nalları dikmek üzere olduğunuzu sanıp ürküyorsunuz. 
Sonra ölmeyeceğinizi anlayınca, bir an önce iyileşip acılardan kurtulmak istiyorsunuz.
Yani.
Tam bataklığın içinde boğulmak üzereyken doktorlar sizi çekip çıkarıp hayata döndürüyorlar.
Hastalık boyunca oflar puflar şikayetler.
İyileşince, aslan kesilmeye bile kalktığınız oluyor.
Bu tabii ki belli rahatsızlıklar için geçerli.
Hastalığınız belli olup, operasyon yapıldıktan sonra her şey eski haline dönünce sorun yok.
Bu hayatınız boyunca, bir sürü belayla karşılaşıp sonra o beladan kurtulmaya benziyor.
Ama.
Gel gelelim, kronik yani kalıcı rahatsızlıklar öyle mi ya?
Her gün acı içinde kıvranmak.
Nefes almakta zorlanmak.
On metrelik mesafeyi bile yürüyünce, hatta elbisenizi giyip çıkarırken bile nefes nefese kalmak insanı bambaşka düşüncelere sürüklüyor!
Dostlar arayıp,
Hal hatır soruyorlar.
Hatırlanmak, unutulmamak çok güzel.
Bu sayede moral buluyorsunuz.
Sonra mı?
Sonrasını siz tahmin edin.
En kötüsü de ne biliyor musunuz?
Gençliğinizde ayaklarınızın yere basmadığı, havalarda uçtuğunuz yıllar film şeridi gibi gözünüzün önünden geçtikçe kahroluyorsunuz.
Hayat yolculuğunuzda,
Heybeniz, 
İlginç ve çok renkli anılarla doluyken.
Böylesine.
Bir nevi yatalak haline gelip, eşinizin bakımına muhtaç olmayı insan bir türlü kabullenemiyor! 
Ama ne yaparsın.
Öyle de böyle de olsa nefes alabiliyor, olup bitenleri görebiliyorsanız gene de yaşıyorsunuz demektir.
İşte dostlar.
Geçmişimize bakmayı bırakıp, istesek de istemesek de, şimdi ne hale gelmişsek o şekilde yaşamak zorunda olduğumuzu kabul etmekten başka yapabileceğimiz bir şey yok.
Sonrası mı?
Sonrası meçhul.
Ne olacağımız belli olmadığı gibi, bugünlerimizi de aramamız mümkün!
Haydi hayırlısı diyerek, 
Bir biçimde de olsa, 
Mevcut durumu anlatarak, içimi boşaltıp rahatlamış oldum!
Aslında rahatlamadım.
Dostlara özellikle de gençlere, gençliğinizin ve sağlığınızın kıymetini bilin diyerek, sigara başta olmak üzere sağlığa zararlı her şeyden uzak durmaları konusunda uyarmak istedim.