Değerli dostlar.
Bir toplumun sorunsuz biçimde yönetilmesi ve bir sürü olumsuzluğa rağmen yönetene yönetilenlerin ses çıkarmamaları için neler yapılması gerektiği ile ilgili,
çok güzel sözler söylemiş. 
Şimdi sizlere kimi ustaların sözlerinden yola çıkarak belli yorumlar yapmaya çalışacağım.
Einstein’e sormuşlar:
“Dünyada yaşam nasıldır?”
“Üst sınıf yaşar, orta sınıf şikâyet eder, alt sınıf ise şükreder.”
“Ya inanç durumu?”
“Üst sınıf paraya, orta sınıf lidere, alt sınıf da Tanrı’ya tapar” demiş!
Bu mükemmel, mükemmel olduğu kadar da çok doğru olan açıklamayı tekrar, tekrar okuyarak anlamaya çalışmamızda yarar var.
Bu konuda benim ilave edecek en küçük bir sözüm olamaz! 
                                 *             *
“Bir birlikteliği oluşturup, toplumu kolayca yönetmenin en kolay yolu, ortak bir düşman bulmak ya da yaratmaktır.”
Siyasi yapılanmalara bakın.
Bu sözün ne kadar doğru olduğunu göreceksiniz.
Özellikle iktidarda bulunan liderler,  ona buna saldırarak bir çok düşman edinerek, topluma tüm sorunlarını unutturup düşmanlara odaklanmalarını sağlamaya çalışırlar.
Toplum olarak, pandemi yüzünden iki yıla yakın bir süredir evlerimize kapanıp kaldık.
Çoğu esnaf ve bir sürü çalışan işini kaybetmiş durumda.
Ülke genelinde yoksulluğun tavan yaptığı bir dönemde, dört milyon Suriyeliyi dana besler gibi besleyip, onlara ev yapmanın,  din kardeşliği diyerek kimi ülkelere yardım yağdırmaya kalkıp,  çöp konteynırlarından medet uman kendi vatandaşlarımızı görmezden gelmenin mantığını anlamak mümkün mü?
Diğer İslam ülkelerindeki insanlara “Din kardeşimiz” derken, ülkemizdeki insanların birbirlerine yaptıkları rezillikleri nasıl izah edebiliriz?
Fındık kabuğunu doldurmayan konularda, en küçük çelişkide birbirini öldürenler din kardeşleri değil mi?
Kadınlara yapılanları bir düşünün!
Onlar din kardeşi değil mi?
Birçok konuda bize yapmadığını bırakmayan kimi İslam ülkeleri din kardeşi değil miydi?

                     *                *
NAPOLYON: Ben Katolik geçinerek Vendee Savaşı’nı kazandım; Müslüman geçinerek Mısır’a yerleştim; Papacı geçinerek İtalya’da yürekleri kazandım. Bir Yahudi halkını yönetecek olsam, Süleyman tapınağını yeniden kurardım.
Bizde de bizi yönetenlerin genelde bizden birileri olmadıklarını düşünürsek, tüm olumsuzlukların, Arap hayranlığının nedeninin bu olduğunu düşünmemiz kadar doğal bir şey olamaz.
                     *                      *
Siyasette propagandanın yalanın dolanın iftiranın ne kadar önemli olduğunu bu öğreti açıklıyor.
“Propagandada en önemli unsur iddia ve tekrardır. Mesela turp suyunun çocuklar için önemli bir gıda olduğu devamlı olarak tekrarlanırsa, birçok annenin bebeklerine turp suyu içirmeye başladıkları görülecektir. Propaganda daha ziyade gençlere yöneltilmelidir. Çünkü gençler bir otoriteye itaat etmek eğilimindedirler. İddia, tekrar, konu seçimi, düşman tespiti, istihbarat, yalan ve isimlerin değiştirilmesi propagandanın önemli kurallarıdır.
Tüm bunları yaparken, olayları dramatize etmekten şiddetle kaçınmalıdır. Komplocu gizli hareketlerin içindeymiş gibi görünmemelidir. 
            *                               *

“İnsanları inandıkları şeyden alıkoymak, bir şeye inandırmaktan daha zordur. Zira kökleşmiş inançları söküp çıkartmak için uzun mücadeleye ihtiyaç vardır. Eski inançlar yerlerini yenilerine terk etseler bile, kökleriyle sökülmemişlerse en ufak bir zemin bulunca yeniden hortlarlar.”
                  *                     *

 
Din kitaplarını okuyup anlayan ateist, okuyup anlamayan dindar, hiç okumayıp hiç anlamayansa yobaz olur –Nikola Tesla-
                   *                     *
Yıllar boyu kurgulanan “HAYALLER” ve “EFSANELER” nedeniyle oluşan toplumsal hafızanın olası tepkisinden duyulan kaygıyla belli “GERÇEKLER” ortaya konamıyor.
Bu çok önemli sözleri sanırım açıklamaya bile gerek yok.
Çoğu insan bir sürü saçmalığı, toplumsal tepkiden korktuğu ya da çekindiği için ortaya koyamıyor.