Tabii ki, slogan hayatın bir gerçeği.
Özellikle ticarette slogan çok öenemli.
Slogan reklamın en çarpıcı aksesurı!
Ama bunun siyasilerce sürekli kullanılması, 
Çok daha çarpıcı ve de abartılı bir biçimde, olmayacak vaatler ve hamasetle desteklenen palavralara dayalı laf salatalarıyla donatılmış sloganların ne kadar etkili olduğunu düşündüğümüzde.
 Palavra sıkamayan, yalana dolana tevessül etmeyen dürüst ve gerçekçi siyasetçilerin siyaset arenasında başarılı olamayacakları ortada.
İşte bu yüzdendir ki,
Sloganlarla, şiirsel söylemlerle, olmayacak vaatlerle, hamasi çıkışlarla, ona buna meydan okuyan palavracı siyasetçileri, avuçlarımız patlayana kadar alkışlayıp, sandıkta da bunlara oy verdiğimiz içindir ki, toplum olarak sürekli, siyasetçilerden şikayet edip duruyoruz. 
Siyasette, toplumu motive etmek için kullanılan en bildik sloganların başında,  “Bağımsız Türkiye.” Slagonu gelmekte.
Dünya’da bağımsız ne bir birey, ne bir tplum, ne de bir ülke var.
Herkes şu ya da bu biçimde birbirine bağımlı.
İnsanlar birbiriyle, işbölümü sayesinde iletişim halinde, dolayısiyle de birbirine bağımlı.
Toplumlar ve de ülkeler de karşılıklı çıkara dayalı olarak birbirlerine bağımlı.
Örneğin biz ülke olarak enerji fakiri bir ülke olduğumuzdan petrol ve doğal konusunda bazı ülkelere bağımlıyız.
İki kutuplu dünyada belli tehlikelere karşı iki kutuptan birisinde müttefik olarak yer alarak, bir ölçüde de olsa kendinizi güvence altına alıyorsunuz.
Buna bağımlılık değil, karşılıklı çıkar birliği diyebiliriz.
Bugün biz, NATO ittifakı içinde olmamıza karşın, her alanda Rusya ile çok yakın ilişkiler içindeyiz. Özellikle  Vputin -  Erdoğan ilişkileri belli gelgitlere uğrasa da ABD ve AB ilişkilerimizden çok, Rusya ile daha geniş bir ilişki içinde olduğumuz söylenebilir.
Bu tür ilişkiler belli itifaklar bütünü içinde bir birlikteliği içerse de belli konularda başka ülkelerle de belli ilişkiler içine girilebilse de savunma anlamında bu tür ilişkilerin gündeme gelmesi pek doğru olmayabiliyor.
Bir ittifak içinde bulunurken karşı ittifakın lider ülkesiyle çok yakın ilişkiler içine girip bunu da bağımsızlık olarak tanımlamaya kalkmak hamasetten başka bir şey olamaz!
Son yıllarda, ABD ve AB ile ipleri neredeyse koparma noktasına getirdik.
Rusya ile Suriye ve diğer bazı konularda farklı yaklaşımlar ve eylemler içinde olmamıza karşın ilişkilerimizin sekteye uğramadan sürdürülebilmesi ilginç.
Çok ciddi yatırımlar konusunda Rusya öne çıkmış durumda.
Çok daha ilginci ise, Asya’daki çok övündüğümüz Türki devletlerin hepsi, SSCB döneminde Rusya’nın bir parçasıyken.
SSCB dağıldıktan sonra bağımsızlığını kazanan, “Tek millet iki devlet.” diyerek övündüğümüz Azerbayca başta olmak üzere diğer Türki devletler de “Bağımsız ülkeler topluluğu” adı altında aynı SSCB inde olduğu gibi Rusya ile birlikte hareket etmekteler.
Yani bir bakıma Rusya’ya bağımlılar.
Sloganlarla siyaset konusunda başı çeken siyasetçi rahmetli Ecevit’di.
Ne de olsa şairdi.
“Su kullananın toprak işleyenin.” Diyen de o idi.
 “Vurguna soyguna, sömürüye son” 
“Toprak işleyenin, su kullananın”Diyen de oydu.
Avrupa Ortak Pazar birlikteliğini oluştururken, bizi de ortaklığa davet ettiklerinde.
Rahmetli, halkın çok hoşuna giden “Siz ortak biz Pazar mı olacağız?” sloganını kullanarak bu daveti elinin tersiyle itmişti.
Bakın bugün hala Avrupa Birliğine girmek için uğraşıp duruyoruz ama maalesef almıyorlar!
Sakın Ecevit ya da sol karşıtı bir olduğumu sanmayın.
Rahmetli!nin “Karaoğlan” adını dağlara taşlara yazanlardan, CHP Genel Başkanıyken CHP il yönetiminde görev yapanlardandım. 
Hatta DSP de belli bir süre İl Başkanlığı yapan biriyim.
Ecevit’e dürüst diye diye, neredeyse tapınma noktasına geldik. 
Siyasetçi zaten dürüst olmak zorunda değil mi?
Ecevit ve Rahşan hanım aslında kiseye güvenmez hatta kimseyi sevmezlerdi.
Kıbrıs fatihliği konusunda ne kadar översek övelim, kıbrıs konusunu da bir sonuca bağlayamadığı için, ülke olarak, yıllardır bir sürü sorunla boğuşup duruyoruz.
Bence toplum olarak son yıllardaki siyasetçilerden Erdal İnönü ile Turgut Özal’ın bir türlü kıymetlerini bilemedik gibi geliyor bana.
Yıllar öncesinden bu yana, siyasilerin ilginç sloganları.
“Yasaksız Türkiye”  “Yoksullauk ve yolsuzlukla mücadele” “AB” ye tam üyelik” (AK PARTİ 2002)
“Devletin başına devlet geçecek” (MHP)
“Adil düzen gelecek” (RP)
“ 5 Yıl daha limon gibi sıkılmak mı istiyorsunuz?” (SHP)
“Taksime cami yapacağız” (Necmettin Erbakan)
“Kim ne veriyorsa beş lira fazlasını vereceğim” (Süleyman Demirel)
“Önce Ahlak ve maneviyat” (MSP)
“Su kullananın toprak işleyenin” (Ecevit)
“Yeter söz milletin” (DP)
“Ekmek için Ekmeleddin”
“Durmak yok yola devam”
 “Mazot 1 Ytl olacak “ “ Fındık 8 Ytl olacak”  “ÖSS kalkacak” (Genç Parti)
“Fark var saadet var”  (Numan Kurtulmuş)
“Öz yönetim, demokratik özerklik” (BDP-HDP)
“İş aş Haydar Baş” (BTP)
“Biz fırıldak değiliz” ( Abdurahman Boztaş Bağımsız)
Yıllar boyu dinlediğimiz bu sloganlar hakkında ne düşünüyorsunuz?