“Çocuğunu sevindir Abla” 
70’li yılların sonlarına doğru İzmir Kemeraltı Veysel Çıkmazı’nın girişinde okul arkadaşım Alaattin ile birlikte küçük bir işporta tezgahının üzerinde toptancıdan aldığımız oyuncak arabaları sergileyerek satışını yapardık. 
    O yıllar Kemeraltı Caddesi işporta tezgahları ile doluydu. İzmir Belediye Başkanı İhsan Alyanak nam-ı değer boksör İhsan, halkçı tavırları ile tanınır, işporta tezgahlarına pek ses çıkarmazdı. Bir köşede “Gaz tüpleri var gaz” diyerek bağıran adam. Diğer köşede “Ayak sobaları var ayaak” diye bağıran adam. Kışın o soğuk günlerinde ayakkabıların içine konan yün tabanlıkları satardı. Karşı kaldırımda “Bir liraya bir permatik, bir liraya” diyen adamın sesi diğer işportacıların sesine karışır, sokakta yürüyenlere hiç bir rahatsızlık vermezdi. Üstelik her ses ayrı ayrı frekanslarda bir armoni oluşturarak kulaklara yansırdı.
    Daha sokağa girişte köşe başında duran ayakkabı boyacısı iki kolu olmadığı için iki ayağını kullanarak ayakkabıları boyarken, boya sandığının önü çok kalabalık olurdu. Kimisi ayakkabılarını boyatarak boyacıya yaptığı parasal katkının huzurunu yaşarken, çoğunluk yapılanı bir gösteri gibi algılayarak, beleşine izlemenin tadına varırdı.
    Sokağın turşucusu, soğuk kış günlerinde hepimizin doktoru gibiydi. İçtiğimiz bir bardak acılı turşu suyu içimizi ısıtırdı. Turşucu, bardaklarımıza turşu suyunu doldururken “Gribe, soğuk algınlığına, nezleye öksürüğe son” diyerek sokaktan geçenlerin dikkatini seyyar turşu arabasına yönlendirmek isterdi. 
    Arkadaşla annesinin elinden tutarak yürüyen bir çocuk gördüğümüz zaman “Haydi abla, çocuğunu sevindir al bir tane araba” diye bağırınca. Çocuk hızla annesinin elinden kurtulup oyuncak arabalara doğru koşmak ister. Bazı anneler çocuğun kolundan hızla çekiştirerek bir an önce oradan uzaklaşmak ister. Çocuk ise gözyaşları içinde uzaklaşırken ara ara kafasını geriye çevirerek ağlayarak gözden kaybolur gider. 
    Bazı anneler ise çocuğunun ağlamasına dayanamayıp tezgaha yaklaşarak çocuğun beğendiği arabayı alıp “Yalnız evde oynayacaksın, sokakta oynamak yok” diye tembihledikten sonra çocuğunun eline arabayı verirdi.
    Yılbaşı günleri yaklaşırken tezgahta çeşitli renklerde mumlar satardık. MarSA, CorSA, LasSA, YünSa aklımıza gelen tüm sonu SA ile biten kelimeleri saydıktan sonra “Sabancı mum sanayine de el attı. MumSA” diyerek tezgaha koyduğumuz mumlara dikkat çekmek isterdik.
    “Koş vatandaş koş bedava para verelim, olmadı yaya kalma araba verelim, araba istemiyorsan ev verelim, evimde var diyorsan bedava tatil bileti verelim” seslerini iktidar cephesinden duyunca, nedense yıllar önce okul harçlığımı çıkarmak için işportacılık yaptığım günleri hatırladım. Anılarımı sizinle paylaşmak istedim. Teşekkürler İKTİDARA.