Yine böyle kurak geçen bir yıl. Köylüler toplanıp yağmur duasına çıkmışlar. O sırada köyden geçen bir Bektaşi, köylülere, "Nedir bu telâşınız?" diye sormuş. Köylüler durumlarını anlatmış. Bektaşi, "Bir bardak su için bu telaşa gerek yok. Bana bir
leğen bulup içine su doldurun" demiş. Köylüler içine su doldurdukları leğeni Bektaşi’nin önüne koyar. Bektaşi gömleğini çıkarıp leğende yıkayarak kuruması için bir çalının üzerine asar. Biraz sonra gök gürleyip, şimşekler çakarak yağmur yağmaya başlar.

Köylüler sevinçle koşup Bektaşi’nin eline sarılılır. "Baba sen ne mübarek adamsın. Allah bir dediğini iki etmedi. Baksana yağmur yağmaya başladı." Bektaşi bıyık altından gülmüş, yukarıyı işaret ederek,
"Yukarıdaki ile aramız bozuk, gömleğimin kurumasına bile müsaade etmez. Gömlek kurumasın diyerek yağmur yağdırdı" demiş.

Çocukluğumda bizim köye komşu Yaylalı Köyü’nde bir karataş vardı. Mevsimin kurak geçtiği yıllarda, köylüler denizden doldurdukları tuzlu su ile karataşı 40 tas su ile çimdirirlerdi. (Yıkama) Bu geleneksel törene tüm köy halkı, çocuklar, kadınlar dahil katılırdı. Hep beraber yağmur yağması için dualar edilirdi. Bu ritüelin kökeninde Türklerin islamiyeti kabul etmeden önceki dini inanışı olan Şamanizmin etkisi var mı bilemiyorum.

Yalnız günümüzde havanın hangi saat içerisinde yağmurlu veya güneşli olacağını elinizdeki cep telefonlarına bakarak meteorolojik verilere ulaşabiliyorsunuz. Bu verileri dikkate alan yöneticiler sel felaketi, don olayı yaşanmaması için vatandaşlara uyarı yapabiliyor.

Günler önce cuma gününden başlayarak önümüzdeki beş günün şiddetli yağmurlara gebe olduğunu, vatandaşların yaşanacak sel felaketlerine karşı dikkatli olmaları uyarılarının yapıldığı bir günde Diyanet İşleri Başkanı’nın cuma namazından sonra bütün yurtta “Yağmur Dausı” çağrısı yapmasına doğrusu bir anlam veremedim. İster istemez insanın aklı Şeyh-ül İslam Efendimiz için maksadının ne olduğu sorusuna odaklanıyor. Yandaş basın tarafından yağmur yağmamasının nedenini büyükşehirleri CHP’li belediyelerin yönetmesine bağlayan, köşe yazıları ile bunun dinlendirildiği günlere rastlaması, acaba iktidar adına puan mı toplanmak istenildi?

Her neyse i̇lahiyatçı-yazar Cemil Kılıç, Diyanet’in yağmur duası çağrısına, "Dua ile yağmur yağsaydı, Arabistan çöl olmazdı" i̇fadelerini kullandı. Cemil Hoca’ya hak vermemek elde değil. “Kutsal Topraklar” dediğimiz Arabistan'nın yüzde 90'ı çöl. Diyanet bu durumu nasıl açıklar bilemiyorum. Bildiğim halk arasında bu konu ile ilgili bir deyiş var: "İyi terzi kendi söküğünü dikemez."