Ülkemizde meme kanserinden sonra kadınlarda en sık görülen jinekolojik kanserleri rahim, rahim ağzı ve yumurtalık kanseri oluşturuyor. 

Jinekolojik kanserler kadınlarda en sık görülen ilk 10 kanserden 3’ünü oluşturuyor. Bunlardan yumurtalık kanseri 5. sırada, rahim kanseri 7. sırada, rahim ağzı kanseri de 9. sırada yer alıyor. Bu kanserler arasında sadece rahim ağzı kanserinin etkili bir tarama programı bulunuyor. Yumurtalık kanseri son derece sinsi olduğundan genellikle tanı konulduğunda ileri evreye ulaşmış oluyor. Rahim kanseri ise genellikle menopoz sonrası kanama ile kendini gösterip, erken teşhis edildiğinde büyük bir kısmını tamamen tedavi edebiliriz. Yumurtalık ve rahim kanserinin etkili bir tarama programı olmasa da düzenli aralıklarla yapılacak jinekolojik muayenelerle hastalığın erken teşhisi ve tedavisi mümkün olabiliyor.

Ailemde hiç kanser yok, dolayısıyla risk altında değilim: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Yakın aile bireylerinde kanser olmasının riski artırdığını belirten Prof. Dr. Mete Güngör, kanserlerin büyük kısmının herhangi bir mutasyon veya aile hikayesi olmadan çevresel ve hormonal faktörler ile yanlış yaşam alışkanlıklarından meydana geldiğini söylüyor. Tüm türler incelendiğinde sadece yüzde 10-15 arasında kalıtsal kanser türüne rastlandığını kaydeden Prof. Dr. Mete Güngör şöyle konuşuyor: “Bu türler genellikle; meme, yumurtalık ve kalın bağırsak kanserleridir. Örneğin; kalıtımsal geçen BRCA1 ve 2 mutasyonları varsa meme kanseri olasılığı yüzde 85, yumurtalık kanseri olma ihtimali ise yüzde 20-40 civarındadır. Ama ailede bulunan bu genler çocuklara aktarılsa bile kanser olasılığı yüzde 100 demek değildir. Ayrıca bu çok bilinen mutasyonlar dışındaki bazı genetik bozukluklarda da kanser kalıtsal olabilir.

Hiçbir şikayetim yok. Neden kanser taraması yaptırayım ki?: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Jinekolojik kanserler arasında rahimağzı kanserinin tarama programı bulunuyor. Tarama 21 yaşında başlıyor ve 70 yaşına kadar 3 yılda bir devam ediyor. Bu kanserler belirti verdiğinde ‘geç kalınmış’ olarak kabul ediliyor. Bu nedenle kanser taramasının herhangi bir belirti olmadan yapılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Mete Güngör “Düzenli rahimağzı kanseri taraması yaptıran kadınlar çok nadiren rahimağzı kanserine yakalanırlar. Yumurtalık kanserlerinin ve rahim kanserinin etkili bir tarama yöntemi yoktur. Ancak herhangi bir şikayet olmasa da düzenli aralıklarla jinekolojik muayenelerin yapılması bu hastalıkların erken tanısının konulabilmesine ve tedavi edilebilmesine olanak sağlar.

Rahim ağzı kanseri kalıtsal olarak aileden gelir: YANLIŞ!

HPV tespit edildiğinde konizasyon yapılırsa HPV’den kurtulurum: YANLIŞ! 

HPV enfeksiyonu geçirdiğim için artık aşı işe yaramaz: YANLIŞ!

Jinekolojik kanserlerin tedavisi sonrası çocuk sahibi olunamaz: YANLIŞ!

DOĞRUSU: Üreme çağında, çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarda kanserin evresine göre tedavi yapılarak, hastanın doğurganlığının korunması mümkün olabiliyor. Rahim kanseri üreme çağında çok nadir görülür ancak üreme çağında görülen hastalık erken evrede ise 6-12 ay hastalığı hormonal tedavi ile baskılayıp hastalara çocuk sahibi olabilmeleri için fırsat sağlanabilir. Yumurtalık kanseri her yaşta görülebilir. Genç hasta grubunda hastalık tek bir yumurtalıkta sınırlı ise diğer yumurtalık ve rahim korunarak ameliyat yapılır. Rahim ağzı kanseri de erken yaşlarda görülebilir. Hastalık erken evrede ise rahim gövdesi korunarak sadece rahim ağzı çıkartılarak ameliyat yapılabilir ve böylece doğurganlık kapasitesi korunur. Eğer rahim korunamayacak durumda ise yumurtalıklar korunur ve ameliyat sonrası olası ışın tedavisinin etkisinden korumak için karnın üst bölgelerine asılarak ışın tedavisi alanından çıkartılır. Bu sayede hasta gelecekte isterse kendi yumurtaları ile taşıyıcı anneden çocuk sahibi olabilir.