Erteleme, gündelik hayat içerisinde birçoğumuzun ortak sorunu. Çoğunlukla bunun bir alışkanlık veya kişilik özelliği olduğunu varsayıyoruz. Haklı mıyız yoksa yanılıyor muyuz?
Hayatımızın geneline sirayet eden sorunları çözmek çoğunlukla zaman ve emek ister. Özellikle ‘erteleme alışkanlığınız’ varsa, bu sorunu çözmeyi ertelemek de içine girdiğimiz bir kısır döngüye dönüşür. Ancak, bir sorunun çözümüne giden kapıyı açacak anahtar, o sorunun nedenini anlamaktır. Öyleyse neden erteliyoruz?
Ertelemenin en yaygın nedenlerinden biri, bireyin kaygı seviyesinin yüksek olmasıdır. Ertelediği şeyi yapmanın sonucunda ortaya çıkabilecek stres veya başarısızlık ihtimali, kişide kaygı uyandırabilir. Erteleme aslında temelde, kaygıyı azaltmanın işlevsiz bir önleyicisi olan kaçınma davranışıdır.
Bu nedenle öncelikle kaçınma davranışını tanımlayalım: Kaçınma davranışı, rahatsız edici veya stres verici durumlardan veya uyarıcılardan uzak durma eğilimi gösterilmesi olarak tanımlanır. Diğer bir deyişle kaçınma, olumsuz bir sonuç elde etmemek için harekete geçmemektir. Bu tür davranışlar, genellikle kısa vadede rahatlama sağlar. Fakat uzun vadede işlevselliğimizi olumsuz yönde etkileyebilir.
Kaçınma davranışı, genellikle kişide stres, kaygı veya korku oluşturan belirli bir sosyal durum, akademik veya iş baskısı, geçmiş olumsuz deneyimler veya olumsuz değerlendirilme korkusu gibi deneyimleri takiben ortaya çıkar. Kişi, olumsuz hissettiren durumlarla yüzleşmek yerine onu görmezden gelme, erteleme, ortamdan uzaklaşma veya başka bir etkinlikle kendini meşgul etme gibi stratejilere başvurur. Bu durum, kaygı yaratan durumdan kaçınarak anlık bir rahatlama hissedilmesini sağlar. Bu rahatlama, kaçınmanın tekrar edilmesine neden olur ve birey bu döngüye alıştıkça, stresli durumlarla başa çıkma kapasitesi zayıflar. Bu durumda, kaçınılan durum ortadan kalktığında yaşanan rahatlama hissi nedeniyle kaçınma davranışı güçlenir.
Buna şöyle bir itirazınız olabilir: “Çabalarsam başarılı olabilirim, ancak çabalamaktan kaçınıp, yani erteleyip, başarılı olma ihtimalimi de ortadan kaldırıyorum.” Yani harekete geçmenin iyi bir sonuç getireceğini düşündüğümüz halde durmayı tercih ediyoruz. Neden? Bu çok haklı gibi görünen ancak bizi gerçek sebebi araştırmaktan uzaklaştırıp sorunun çevresinde gezmemizi sağlamaktan öteye geçmeyecek bir düşünce. Doğru cevap ise dört açıdan değerlendirilebilir:
-
Çabanın sonuç getirme olasılığı her ne kadar yüksek olsa da çabaladığımız halde olumlu sonuç elde edememek, yani başarısız olmak benlik algımızı ve özyeterliliğimizi sarsacak bir ihtimal olabilir. Yani çabalamanın sonucunda düşük bir ihtimalle de olsa başarısız olursak, kendimizle ilgili değerlendirmemiz daha olumsuz olabilir. Bu da bizi daha fazla kırılganlaştırabilir. Bazen insan daha kırılgan olmamak için “güvenli alanda” kalma eğiliminde olur.
-
Başarı ya da kazanım ilk bakışta ödül gibi görünebilir. Temelde insan ödülü elde etmek için harekete geçmeye, cezadan kaçınmak için de durmaya veya kaçmaya meyillidir. Ancak, ödül ve cezanın değeri veya anlamı her zaman doğru değerlendirilemeyebilir. Bazen ilk ve dışarıdan bakışta ödül gibi görünen şeyler, kendi dinamiklerimiz içinde ve derinlerde başka kayıplara yol açabilir. Örneğin; herhangi bir sebeple ailesinin evinden ayrılmak istemeyen veya buna hazır hissetmeyen bir genç, çalışmasının sonucunda çok iyi bir eğitim alma şansı elde edecek olsa da, çoğunlukla farkında olmadan, çalışmasını engelleyen farklı faktörler olduğunu öne sürerek çalışmayı erteleyebilir. Çünkü onun için aileden ayrışmanın yaratacağı kaygı, elde edebileceği başarının ödüllendirici etkisinden çok daha güçlü olabilir.
-
Bazen insanlar, tekrar eden olumsuz deneyimler sonucunda içinde bulunduğu durumu değiştirme gücüne sahip olmadığını düşünerek çaba göstermemeye, harekete geçmemeye başlayabilirler. Buna “öğrenilmiş çaresizlik” diyoruz. Bu kavram Martin Seligman tarafından, yaptığı deneylerin sonucunda ortaya konmuştur. Deneyde, köpekler elektrik şokuna maruz bırakılmış ve bu şoktan kaçmaları engellenmiştir. Tekrarlar sonunda köpeklere kaçma imkanı verilse de köpekler kaçmayı denememiştir. Hatta, bu ikinci aşamada bir şekilde karşıya geçebilen köpekler yeniden düzeneğe yerleştirildiklerinde, bir önceki denemede kaçabilmiş olmalarına rağmen yeniden kaçmaya çalışmamıştır. Erteleme, öğrenilmiş çaresizlik durumunun günlük hayatta en yaygın görünen örneklerindendir.
-
Bir diğer ve aslında en basit neden ise ertelediğimiz işe veya duruma yönelik motivasyon kaynağımızın olmamasıdır. Canlılar sahip oldukları enerjiyi gerekli olmadıkça harcamaz. Dolayısıyla harekete geçmek için temelde bir motivasyon kaynağı olmalıdır. Yani, kişi harekete geçmek için hareketin sonucunu harekete geçmeye değer görmelidir. Fakat her zaman sonucun harekete geçmek için yeterince değerli olmadığını sosyal veya duygusal sebeplerle söyleyemeyiz. Yani, aslında ertelediğimiz şeyi aslında sadece “yapmak istemiyor” olabilir, bunu diğerlerine söylemekten kaçınıyor olabiliriz.
Peki Nasıl Çözerim?
Birçok kaynakta, çözüm stratejileri olarak önerilen farklı yöntemler bulabilirsiniz. Pomodoro tekniği, 2 dakika kuralı, eğer…o zaman stratejisi, 5 saniye kuralı, gelecekteki kendine mektup yaz, kademeli görev planlama gibi yöntemler kısa vadede işlevsel gibi görünebilir. Ancak bunların yara bandı işlevi gördüğünü söylemek yanlış olmaz. Bu teknikler, süreci kolaylaştırmak için yardımcı araçlar olabilir ancak tek başına yeterli değildir. Bu, bozuk bir musluğu tamir etmeden suyu kurutmaya çalışmak gibidir. Asıl değişim, sorunun temel nedenini keşfetmekle başlar.
Gerçek bir çözüm için iki stratejiyi kullanmak kalıcı bir değişikliğe yol açacaktır: Sorunun nedenini anlamak ve yeni sonuçlar elde etmek için harekete geçmek.
Eğer ertelemenizin nedeni, güvenli alanda kalmak veya ödül olarak görünenin aslında kişi için değerinin farklı olması ise en doğru ve kalıcı çözüm sorunun nedenini anlamaktır. “Aslında istemediğiniz” bir durumu erteliyorsanız, bunun öncelikle farkına varmak, kendi isteklerinizi açık etmekten kaçınmanızın sebebini anlamak ve bunu ifade etmeyi denemek süreci daha işlevsel bir hale getirecektir. Eğer ertelemenizin nedeni öğrenilmiş çaresizlik ise harekete geçmek ve yeni sonuçları yeniden test etmek en etkili yöntem olacaktır.
Unutmayın! Gemi limanda güvendedir ama denizlere açılmazsa hiçbir yere varamaz.