Ne yalan söyleyeyim.
İstanbul Belediye Başkanlığı ve sonrasında Başbakanlığı döneminin bir bölümünde, Sayın Erdoğan’ı taktir edenlerdendim.
İnsan, yaşamı boyunca bir sürü konuda yanılabiliyor. Erdoğan’da FETÖ konusunda yanıldığını itiraf etmedi mi?
İşin ilginç yanı.
Bizi bu tür yanılgılara iten şey, sadece öngörüsüzlüğümüz de değil.
Öyle kişiler var ki.
Ajandasında bir sürü şeyler saklayıp sonrasında bunları tek, tek ortaya çıkarabiliyorlar! 
Bu konuyla ilgili Napolyon’un şu sözleri çok anlamlı. 
“Ben Katolik geçinerek Vendee Savaşını kazandım; Müslüman geçinerek Mısır’a yerleştim; Papacı geçinerek İtalya’da yürekleri kazandım. Bir Yahudi halkını yönetecek olsam, Süleyman tapınağını yeniden kurardım.”
Yıllardır gazetecilik, yazarlık yapmama, siyasetle de oldukça fazla uğraşmama karşın, geriye dönüp baktığımda, 
Nasıl oldu da parlamenter demokrasiden başkanlık sistemine  geçtik? 
İnanın bir türlü hatırlayamıyorum.
Sanırım.
Kaşla göz arasında, allem galem edip bizi başkanlık sistemine geçirdiler gibi geliyor bana.
Sayın Erdoğan ve Emine Hanım’ın etnik kökeniyle ilgili çok  değişik değerlendirmeler olsa da Sayın Erdoğan Gürcistan gezisi sırasında, “Ben de Gürcü’yüm, ailemiz Batum’dan Rize’ye göç etmiş bir Gürcü ailesidir” Derken, 
Siirt'te TOKİ anahtar teslim töreninde de "Ben Kürt kardeşimi de Arap kardeşimi de seviyorum. Sevmeseydim Siirt'ten bir Arap kızıyla evlenmezdim neden evleneyim" demişti.
Durup dururken ben bu konuya niçin girdim?
Bunu da yazımın ikinci bölümünde açıklamaya çalışacağım.
                                   -DEVAMI VAR-