"Denizden babam bile çıksa yerim"
Eskidendi o, sıkıyorsa şimdi gel de ye. Diyanet İşleri Başkanlığı koskoca fetva ile "midye, kalamar, yengeç, ıstakoz, karides gibi deniz canlılarını Hanefi mezhebince (Hanefi Mezhebi: İslam Peygamberi Hz. Muhammed'in ölümünden en az yüz yılı aşkın bir süre sonra Ebu Hanefi tarafından kurulmuştur) yenmesinin helal olmadığını" açıkladı. Son günahımızı işleyelim dedik. Balığın yanında biraz kalamar, biraz da karides olsun, akşama güzel bir rakı sofrası kuralım hayal ile gittiğimiz balık pazarında Balıkçı Hilmi, beni görünce hemen atıldı: 
- "Hoşgeldin Abbas Abi." 
- "Hoş bulduk.
Hilmi ardından biraz gevezelik, hâl hatır sorma derken söz döndü dolaştı
Diyanetin fetvasına geldi. "Fetva fiyatlarda ne gibi şok dalgalanmalar yarattı?" diye sorunca Hilmi karidese, kalamara olan talebin arttığını, buna bağlı olarak fiyatların alabildiğine yükseldiğini söyledi. Gerçekten fiyatlar dudak uçuklatıcıydı. Damat, fiyatlar karşısında benim şaşkınlığımı görünce, "Sen
balıkları al, ben karidesi, kalamarı alırım" diyerek beni bir hayli rahatlatdı.
Oysa bir zamanlar Alanyalı karides, kalamar, ıstakoz, yengeç gibi deniz ürünlerini yemezdi. Balık avlamak için yem olarak kullanırılırdı. Rahmetli benim bacanak Ahmet Gürler, sabah erkenden kalkar, balık pazarını şöyle bir dolaşır, Ahmet abinin kafasını gören balıkçıların her biri bir yönden, "Ahmet beey" diyerek
çagırır, hiçbir ücret talep etmeden tezgahlarındaki karidesleri poşetlere doldurup Ahmet abiye ikram ederlerdi. 

İlk karidesi bana Ahmet abi yedirmişti. Bir gün yine Ahmet abi elinde karides poşeti, caddede bana rastladı. Evine davet etti. Evde su dolu tencerenin içine karidesleri boşaltı. Üzerine birkaç maydanoz yaprağı, birkaç da limon dilimi koyarak onları kaynamaya bıraktı. Kaynama işleminden sonra Ahmet abi karidesleri soyup temizledi. Kardeşlerin üzerine limon, sarımsak, zeytinyağı, biraz da kıyılmış maydanoz yarapraklarından oluşan sosu dökerek rakı eşliğinde yemeye başladı. Bana, "Sen niye yemiyorsun" diyerek sordu. Hiç karides yemediğimi, yemeği de düşünmediğimi söyleyince çok kızdı. "Aptal olma" diyerek uyarmayı da ihmal etmedi. Uyarı sonuç verdi
25 yaşında ilk defa karides yedim. 

Balık ağında çıkan yengeçler de atılırdı. O güzelim pavuryalar çöp olurdu. Şimdilerde tezgahlarda görünmez oldular. Istakozların, tezgahlarda sağa sola nazlı nazlı salınıp alıcı beklediği günler de yok artık.  Asıl konumuza gelince Deniz kabuklularının balık sayılıp sayılmadığı? Ebu Hanefi'nin yorumuna göre bunlar balık sayılmıyor. 
Dolayısı ile yenmesi helal değil. Bence yediklerimiz karides, kalamar, yengeç ıstakoz gibi deniz ürünlerini yemenin fetva yayınlanıncaya kadar geçen sürede haram sayılmaması lazım. Çünkü böyle bir fetvadan haberimiz yoktu. Eğer günah yazılacaksa Diyanet'e yazılması lazım. Ebu Hanefi'nin Maide Süresi 96. ayetle ilgili yorumu yüz yıllardır orada duruyor. Adama sormazlar mı? Daha önce nerelerdeydiniz?