Atatürk’ün yüz yıl öncesinde kurduğu Cumhuriyet’imizin büyük coşkusunu içimizde taşıyoruz. Ekim ayında yapılan her etkinlik Cumhuriyet’in 100. Yılına vurgu yapıyor. Konserler, sergiler, sempozyumlar, konferanslar ve diğer tüm etkinliklerde büyük bir gurur ile Atatürk’ün adını seslendiriyoruz. Alınan her madalya ve elde edilen her başarıda yüzüncü yılında Cumhuriyetimizi kutluyoruz.

İçinde yaşadığımız dönemde bize ilaç gibi gelen Cumhuriyet Bayramı, gözlerimizde yaşlara neden olabilecek görsellerin ortaya çıkmasına da vesile oluyor. Her firma yaptığı reklam filmi ile Cumhuriyet’in yeni yaşını kutluyor. Barış Manço’nun ‘’bugün bayram erken kalkın çocuklar’’ dediği şarkısının neşesi var adeta içimizde. Sokaklarda gezerken, sosyal medyada içeriklere bakarken veya belediyelerin yaptığı etkinliklere bakarken ‘’vay be herkes ne kadar da benim gibi düşünüyor’’ diye aklımızdan geçmiyor değil.

Sonra oturup gerçek hayata ve olanlara bakıyoruz. Her yıl gölgede geçen bayramları hatırlıyoruz. Hasta olan bakanlar veya iptal edilen etkinlikleri düşünüyoruz. Bu sene de aynı şeyleri yaparlar mı diye aklımızdan geçiriyoruz. Biraz daha düşününce de herkesin Cumhuriyet’e ve Atatürk’ün miras bıraktığı değerlere o kadar da sahip çıkmadığını görüyoruz. Erdemli olmanın sadece sözde değil yapılan her eylemde kendini göstermesi gerekliliğinin aydınlanmasını yaşıyoruz. Bekleyip de göremediğimiz her detay için bir hayal kırıklığı yaşıyoruz.

Sadece şovlara dönüşen milliyetçiliğin altına sığınıp özel günlerde konuşma ve açıklama yaparak sözde kutlamalarla bayramları geçiştiren insanları unutuyoruz. Bayağılaştırılan milliyetçilikten ve Atatürkçülükten bambaşka bir yolda olmamız gerektiğini hatırlatmakta fayda var. Cumhuriyet demek, sadece bayramlarda bayrak sallayıp marşları söylediğimiz bir bayram değildir. Cumhuriyet demek, insanların araç olarak kullanıp üzerinden prim yapacağı bir değer değildir. Cumhuriyet demek, ilan edilmesinin üstünden yüz yıl geçmiş bir bayramı görmezden gelmek değildir.

Cumhuriyet, yaptığımız her şeydir. Sanat, müzik, sinema, spor, edebiyat, şiir, tiyatro demektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun derken, sadece bedenen değil yaptığımız her iş ile ülkemizi bir üst seviyeye çıkarmak demektir. Cumhuriyet, bir düşünce ve hayaldir. Atatürk’ün gerçekle buluşturduğu bu hayali, bugün yüceltecek olan bizleriz. Hal böyleyken üstü kapalı kutlamaların veya bahanelerle göz arı edilen bir bayramın tam karşısında durmak gerekiyor. Bugün sahip çıkmadığımız her değerimiz ve her bayramımız için gelecekte daha fazla bedeller ödeyeceğimiz aşikar. Duymak istemeyen, görmek istemeyen, kutlamak istemeyen ve göz ardı eden herkese inat; ‘’Cumhuriyet 100 Yaşında!’’.