Yeter artık! Gün geçmiyor ki çocuk istismarı ile ilgili bir haber duymayalım. Her gün bilmediğimiz yüzlerce istismar vakası yaşanıyor. Bilmiyoruz çoğunu. Bildiklerimiz mi? Çocuklar taşa yazıyor, çocuklar kağıda resmediyor!  Yazdıklarıyla, çizdikleriyle yaşadıkları cinsel istismarı ve saldırıyı anlatan çocukların bu anlatımları yargı için yeterli olmayacaksa daha ne olacak? Bundan daha somut delil var mı?
          Aile içinde babasının istismarına uğrayan kaç çocuk sessizlikte boğuluyor? En yakınları tarafından cinsel istismara uğrayan kaç çocuk “ neden sustun bu zamana kadar” diye sorgulanıyor. Aile zannettiğimiz kadar da güvenli bir kurum değil demek ki. Bazı çocuklar, bazı ailelerde tehlikedeler. Daha ne kadar sapık baba, öğretmen, amca, dede, kuzen haberleri duyacağız? Bu duruma artık bir “dur” deme vakti gelmedi mi? 
          O kocaman insanların neden küçük bir çocuğun mahremiyetine, ırzına göz dikebildiğini, böyle bir işkenceyi nasıl ve neden yapabildiğini aklım almıyor. O küçücük bedenlere dokunma hakkını nasıl olup ta kendilerinde görebiliyorlar? Kendi kızlarına, akrabalarına, tanıdıklarına ya da tanımadıklarına nasıl bir duyguyla yaklaşabildiklerini akıl, vicdan alacak gibi değil.
            Toplum olarak içimizdeki kokuşmuşluk, açlık, vahşilik, vicdansızlık, ahlaksızlık dışarı akıyor ve bizde o akıntıda sürükleniyoruz. Bir anne olarak soruyorum; biz küçücük çocuklarımızı nasıl koruyacağız? Kimden koruyacağız? Babasından mı, kardeşinden mi, amcasından, dayısından, kuzenlerinden mi? ( Annesinden demeye dilim varmıyor) Aman çocuğum dikkat et seni istismar edebilirler? Mi diyeceğiz? 
Çocuklar en güvende olması gereken yerde, en güvenli olması gereken kişiler tarafından istismara uğruyorlar. Çocukları istismar eden kişilerin % 90’ ı çocukların tanıdığı ve güvendiği kişiler. Failin alacağı cezanın, mağdurun gördüğü psikolojik zarara göre belirlenmesi yanlış değil mi? Çocuğun ileride hayata bakışı, ahlaka ilişkin algısı, insanlara, özellikle de erkeklere ilişkin güven duygusu, çevrenin bakış tarzı açısından uğradığı sosyal, kişisel, beklentisel kayıpları ne olacak?
Çocuklarımıza yaşlarına uygun cinsel bilgileri verelim, kendi güvenliklerini sağlamalarını öğretelim. Hayır demenin, evet demek kadar doğal olduğunu, iyi dokunmayla kötü dokunma arasındaki farkı anlatalım. Hepimiz başımızı kumdan çıkaralım ve bu istismara “dur” diyelim.
Çocuk istismarcılarına en ağır ceza verilsin, teşhir edilsin, tecrit edilsin, yatsın ömür boyu içeride ama cezası hafifletilmesin. Ve asla affedilmesin!.