"Gerçeği içtenliği ve samimiyeti çok severim... ve Dostoyevski'nin dediği gibi gerçeğin her şeyin üstünde, zavallı egoların bile üstünde tutulmasını isterim. Arkadaşlığın karşılıklı, açık sözlü ve yalansız olanı için canımı veririm. Evet buna bayılırım sayın generalim."
Ne kadar, çav bella şarkısını söyleyen 4 kişi olsa da asıl devrimci Muharrem'di bence. Muharrem topluma kabul edilmek için robotlaşmaya karşı çıkıyordu çünkü. Sahte şeylerden uzak kalmaya çabalıyordu.
Filmde de bu konu çok güzel işlenmişti. Ne zaman açık sözlü olsa yalnız kalıyordu ne zaman sahte gülücükler saçsa etrafında insanlar oluyordu. Gerçekten de böyle değil midir zaten hayat. Ne kadar dobraysak ve ne kadar kendimizden utanmıyorsak her zaman dayak yeriz ve her zaman dışlanırız. İnsanlar o kadar çok alışmış ki çıkar ilişkilerinde sahte kişilikleriyle kendilerini kandırmaya gerçeği söyleyen biri olduğunda her zaman kaçıyorlar ondan. Gerçekler huzur bozar çünkü gerçekler can acıtır ama kendisine saygısı olan insan da canının acımasından korkmaz. Aynı filmin başında dediği gibi insan kendine ne kadar acımasızca davranıyorsa o kadar da gururludur bir bakıma.
Zeki Demirkubuz’tan bir yeraltı hikayesi ve başrolünde de Avrupa Yakası’ndan Burhan Altıntop ya da Muhteşem Yüzyıl’dan Sümbül Ağa olarak tanıdığımız Engin Günaydın. Tabi, bu zengin kadro bu kadarla sınırlı kalmıyor. Totalde 4 kişiden oluşan filmin diğer isimleri ise Murat Cemcir ve Serkan Keskin. Sırf bu kadronun hatırı için bile izlenebilir.
Demirkubuz her filminde olduğu gibi bu filminde de izleyicinin sanat açlığını bastırabilmiş. O çekim açılarının, kadrajın, atmosferin, rengin kalitesi dillere destan. Senaryo ise enfes. Her replikte “durun ben bu lafı twet atarım” diyesiniz geliyor.
Ancak beni asıl dumura uğratan ve evet bu film izlenir dediğim nokta final sahnesi oldu. Muharrem'in içindekileri aktaramadığı insanlardan sonra sinir krizleri geçirirken içindekileri açık açık söylediği tek insanın dizlerinde ağlaması...
İnsan filmi izleyince bazı şeyleri daha da doğru anlıyor artık, dan ediyor çoğu şey o kafaya. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, süslenin püslenin her zaman neşeli olun, herkesin yardımına koşun, kimseye laf etmeyin, kısacası ne yaparsanız yapın bir insanın gerçek sevgisine ulaşmak neredeyse imkansız. Bu yüzdendir ki bir gün o gerçek sevgiyi bulursanız. Yani siz de Muharrem gibi dizlerine yatıp utanmadan ağlayacağınız birini bulduysanız bırakmayın, hayat çok kısa.