Kimsenin yazıp söylemediği sözler ediyorum diye havalara girmeyeceğim... Ama bir insan hatta inanmış biri olarak aklıma takılan sorular var, onların bir yerlerde cevabı olmalı bence...

Mesela sende, mesela kentin bilgesi kimse onda, veya caminin imamında, müftüsünde bir cevabı olmalı...

Yok, hayır siyasilerde de bir cevabı olmalı diye bir düşüncem yok, zira onlarda hiçbir sorunun cevabı yok. Böyle bir endişe de taşımıyorlar çokları...

Aslında hepsi de ben çok kızmasınlar diye çoklarında dedim...

Sorum efendiler, sorum... 

Eğer insan olarak birbirimizin yalnızlığını, acısını, kahrını, sevincini paylaşmayacaksak ne işimiz var burada...

Eğer bir birimizle ekmeğimizi paylaşmayacaksak, suyumuzu paylaşmayacaksak, kentimizi, sokağımızı paylaşmayacaksak, sahi ne işimiz var burada diyeceğim de...

Biliyorum çoklarının böyle bir derdi olmadığını, onlar için paylaşmanın, vermenin, almanın zor olduğunu biliyorum. Siz de biliyorsunuz...

Şehirler, sokaklar lüks siteler bu kişilerle dolu...

Neden bunların sözü geçer gibi şehirlerde, sokaklarda, hatta ülkede?

İçimde buruk bir öfke var bunlara karşı, sizde yok mu?

Kimi zaman kendimi çaresizliğe mahkûm edilmiş gibi hissediyor, ama bir ben değilim öyle olan...

İnsanımız çoğu o düşünce içinde bocalayıp duruyor...

Mesela onlardan değilseniz bile onlar adına düşünün, on bin lira maaşla nasıl geçinirler kimi insanlar, hele evleri yoksa bir de...

İnsanız ya düşünmeyelim bunları, bunları gündeme taşımayalım mı, aklımıza düşmesin mi onlarla en azından bir ekmeğin yarısını olsun paylaşmak...

Bu hasletleri taşımıyorsa neye yarar insan?

Akşam olunca kapıyı kapatmakla halledilmiyor bazı işler, bakmayın ülkeyi yönetenlerin, kenti yönetenlerin yoksulluk yok deyip durmalarına... Doğru onların sokağına uğramayan yoksulluk bazı evlere çok derin, çok yakıcı uğruyor...

Siz de farkında değil misiniz bu derin çaresizliğin bazı evlere kara bulut gibi çöktüğünün?

Bunları görmek, duymak isteyenlerin varlığını biliyoruz elbette, hatta kimi beyaz Müslümanları rahatsız ettiğini sözlerimizin... Başkaca çare yok devam edeceğiz bunları yazmaya, söylemeye...

Devam edeceğiz ülkeyi idare edenlere, kentleri idare edenlere, “ülkede böyle insanlar varken şehirlerde bu insanlardan varken” boş yere harcadığınız her kuruş size haram olsun demeye...

İnsanın üstünde sözün hakkı vardır, sözün hakkını vermektir doğruyu yazıp söylemek...

Nasıl kanadı kırılan kuşlar, kanadını kırandan şikayetçi olacaksa öteki dünyada, doğru söylenmeyen sözde hakkını isteyecek sözü söyleyenden...

Böyle inanır, böyle iman ederiz...