Bu yazıları yazmanın zamanı mı bilmem, ama içimde bir ses birileri bunları yeniden gündeme taşımalı diyor... Sahi insanlar ya da Müslümanlar din deyince neyi anlıyor? Din insanı nereye kime çağırıyor, niçin çağırıyor?

Her kutsalın, her erdemin altını oyup içini boşalttığımız gibi dinin de altını oyduk, içini boşalttık. Din deyip durduğumuz din falan değil, en azından benim anladığım haliyle...

Şimdi çoğunun anladığı veya anlamak istediği gibi din sadece namaz kılmak mıdır, diyeceğim de artık namaz kılanların sayısı hızla azalmakta...

Ülkemizde camilerin sayısı çoğalırken camiye gelenlerin sayısı azalmakta. Sayısı azalmakta namaz kılanların... Kılanların pek çoğu neden namaz kıldığını bilmemekte. Bunu böyle yazdık diye kızmanın bir anlamı yok baylar..

Hangisini yazalım?

Ülkemizde, şehirlerimizde yapılan yaptırılan cami sayısının çoğaldığını aslında çoğumuz biliyoruz. Ya namaz kılanların sayısı? Bunlar üstüne düşünmeniz gerekmiyor mu?

Sakın kimse namazı, namaz kılmayı hafife aldığımız gibi bir mana çıkarmasın sözlerimizden... Elbette namaz Peygamberin ifadesiyle dinini direği, hangi namaz ama? Varsıl adam kendine çıkan vergi matrahından düşerek cami yaptırıyor, sonra kendi parası ile yaptırmış gibi adını yazdırıyor caminin duvarına...

Ve kendine maddi, manevi yeni bir alan açıyor veya var olan alanını genişletiyor...

Neyse...

Biz asıl konuya dönersek, efendiler din “karanlıkları aydınlatmak için vardır. İnsanı değerli kılmak için vardır. Yoksulları koruyup kollamak için vardır önce...

Hakka, hakikate sahip çıkmak için vardır, konuşurken yalnız Allah için konuşmak için vardır, doğru sözlü olmak; Allah için şahitlik yapmak için vardır...

Ne demişti Halife Ömer, “Dağlara yem atın, buğday atın, kuşlar yesin. Sonra Müslümanların ülkesinde kuşlar aç öldü demesinler” demişti...

Yahu komşunuz sıkıntı içinde, çoğunuzun kiracısı sefalet içinde, siz ne derseniz deyin tenceresi kaynamayan evler var bu ülkede...

Evet bazıları Karun'dan fazla zengin ama bazı insanlar büyük bir yoksulluğun içinde bocalayıp  duruyor...Şehirlerde ev kiraları kimi çalışanların maaşının iki katı..

Yok mu?

Yok diyenler serveti, parayı Tanrı edinenler, onların çoğu kendilerinden başka, kendi çıkarlarından başka kimseleri görmeyecek kadar kör gözlü olanlar...

Aslında bunlar yeni sözler değil, yeni yorumlar değil... Çok eskiden böyle anlaşılırdı din... Bundan dendi, “Şarkta bir Müslüman’ın parmağı acısa garktakinin o acıyı hissetmesidir” Müslümanlık diye inanılırdı...