İnsanlığın, ülkelerin, şehirlerin doğruları, hakikati, hakkı söyleyen, söyleyecek insanlara çok ihtiyacı var. Var da bunu yapmak, doğru sözlü olmak, hakikati savunmak kolay işlerden değil... Eğer ne olursa olsun “Ben doğru sözlü olmaya, hakkı, hakikati dillendirmeye devam edeceğim dersen” hazır ol yalnız kalmaya...

Hem de çok büyük, çok kötü yalnız kalırsın mutlaka doğru söz edeyim dersen... Çünkü insanımızın çoğu doğru sözlü, hakikati söyleyen, gerçekleri yazan, dillendiren insanları sevmez oldular...

En çok da siyaset insanları sevmezler doğruyu söyleyenleri... Doğruyu söylemek her yiğidin yapacağı işlerden değil şimdilerde...

Hayatın her alanında yalakalık, ikiyüzlülük, münafıklık aldı başını gidiyor... Hele gazeteciler, yazarlar hatta şairler arasında, bana kızacaklar “varsın kızsınlar” gerçekleri, hakkı yazan, hakikati dillendiren harama haram, zalime “sen zalimsin” diyen yazar, gazeteci sayısı kalmadı diyecek kadar az...

Her biri bir partinin, bir siyasetçinin peşine takılmış, onların kalemşorluğunu yapıyorlar, onları kutsuyorlar inanarak veya inanmayarak... 

Veya “güzel kardeş bazı evlere ekmek girmediği şimdilerde bu lüks makam arabaları ile dolaşmak doğru değil” desen, yine başın ağrır, sen de nerden çıktın derler hiçbir şey demeseler...

Veya aynı sözü başka başka yetkililere desen “ki bunlardan çok var kentlerde” kimisi müdür, kimisi amir, kimisi bir siyasetçi yandaşı, kimisi kenti talan eden, her yer kendinin sanan beyaz adamlar...

Yok, hayır karamsar bir ülke, karamsar kentler savunmuyorum, sadece hakkı, hukuku, hakça paylaşmayı, kardeş olmayı, sevmeyi unuttuk diyorum... Bakın şimdi seçim zamanı “yolda sokakta görseler selam vermedikleri yüzüne bakmadıkları insanlardan” oy istemek adına onlarla selamlaşıyorlar...

Öyle değil mi?

Hayatlarında bir kere bile evlerine girmedikleri, halini hatırını sormadıkları, acılarını, yoksulluğunu veya sevincini paylaşmadıkları kişilerin kapılarına gidip oy istiyorlar. Onlara güzel güzel sözler ediyorlar, seçim sonrasını, hiçbirini hatırlamayacaklar oysa...

Sen bilirsin ey halkım, sen bilirsin ey şehir ahalisi, nasıl istersen öyle yap, kimi istersen ona oy ver, ama bugün yüzüne gülenler yarın yüzüne bakmayacaklar ona göre düşün...

Kısaca derim ki sana “bak bu adam kenti soymaz, bu adam haram yemez, bu adam çocuklarına haram yedirmez, herkese eşit davranır dediğin birisi varsa gönlünde” git ona oyunu ver, hangi partiden olduğuna bakmadan...

Sesine ses verecek, acına ortak olacak, sevincini paylaşacak, başka zamanlarda da sana insanca davranacak biri varsa günlünde, ver oyunu başkalarının kime oy verdiğine bakmadan...

Umarım derdimi anlatabilmişimdir...