Ya da ey kent ahalisi, ey cami cemaati diye mi başlasam bilmiyorum... Ey yazarlar, çizerler, şairler, gazeteciler, kendini halkın önüne atanlar, kendini önemli sananlar, önüne gelene ahkâm kesenler...

Gelin elimizi kalbimizin yanına koyalım, doğruları söyleyelim artık... Yer, gök yalan oldu, yalan duymaktan yorulan insanlar var aramızda, sokağa çıksam mı, çıkmasam mı diye düşünüp duran...

Hani çoğumuz bu işin bir de öteki tarafı var falan deyip duruyoruz ya, ahireti kast ederek...

Eğer gerçekten inanıyorsak o tarafa... Ben insanların pek çoğunun ahiret gününün varlığına, orada hesaba çekileceğine inandığının sanmıyorum...

“Allah inancım var” diyenler de dâhil, doğru bir Allah var dillerinde, ama hayatlarında yok o Allah...

Gelin yeniden doğruları söyleyelim, çünkü çok geç kaldık doğruları söyleme konusunda...

Sizin doğru sandıkların doğru değil, keşke bunları konuşacak zamanımız, kalbimiz, bilincimiz ve imanımız olsaydı...

Hakkı söylemiyoruz halk olarak ve bizleri idare edenler de hakkı, doğruyu, hakikati söylemiyor... Özellikle siyasiler, idareciler hakkı, gerçeği söylemiyor, bir yalan furyası aldı başını gidiyor...

Herkes birbirine yalan söylüyor, en yakınlarına yalan söyleyenler ile dolu sokaklar...

Kızacaklar ama ben yine de söyleyeyim, artık camilerde bile söylenen sözlerin yarısı yalan, yalan okunan hutbelerde edilen sözlerin çoğu...

İşlerine gelen bir din inşa edildi, ondan söz edilir oldu artık... Allah’ın ne söylediği Peygamber’in neyi hatırlattığı işlerine gelmez oldu...

Devletin veya iktidarın kendi imamına, vaize güvenmediği bir zaman... Güvenmiyor ki onların ne diyeceğini, nasıl konuşması gerektiğini Ankara’dan yani bizzat Diyanet’ten karar veriliyor ve iktidarı, yöneticileri üzecek hiçbir söz edilmemesi için büyük bir gayret sarf ediliyor o konuşmalar hazırlanırken...

Kısacası bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de haklı olan, senin de haklı dediğin, güç ve sermaye sahipleri...

Güçlünün yanında durunca güçlü olacağını sanar oldu insanımızın çoğu, ama öyle bir şey yok...

Çünkü güç sahiplerinin tek arzuları daha çok güçlü olmak, iktidar sahiplerinin niyetleri de yeniden iktidar olmak, bunun için de her türlü yalanı, dolanı kullanmak...

Değer deyip duranlara inanmayın, vazgeçin şu değerlerimiz var deyip duranlara inanmaktan...

Değer denilen şeyin şimdiki adı çıkar... 

Tamam, kardeşler hepimizin demeyeceğim, ama çoğumuzun değeri para, pul, güç sahibi olmak...

Hak, hukuk, adalet, özgürlük bazılarının yoksul oluşu kimselerin umurunda değil, çoğumuzun da umurunda değil...

Sistem kuvvetli olanın, güçlü olanın, parası olanın kazandığı bir sistem, ne yapılırsa yapılsın çok bir şey değişmez bu sistemde...

Milletvekili emeklisi yüz bin lira emekli maaşı alırken, milletin kendisine “Sen bu on bin lira ile geçin” denir... 

Dünya bu kadar ikiyüzlü olmayı daha taşıyamaz...

Bak seçim zamanı ve birbirini yok sayan, aşağılayan kişiler en önde görünmüyorlar yine?

Hayallerimizi bile kirlettiler...

İnançlarımızı satın aldılar...