Kalp ve damar hastalıkları dünyada ölüme yol açan etkenler arasında ilk sırada yer almaya devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2020 yılı verilerine göre; dünyada yılda 18 milyon, ülkemizde de 2019 Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre; yılda yaklaşık 200 bin kişi kalp ve damar hastalıkları nedeniyle yaşamını yitiriyor. Yapılan çalışmalar ülkemizde 30 yaş üzerindeki her 100 kişiden 6’sının kalp krizi geçirdiğini ortaya koyuyor.

Kalp krizi; kalbe oksijen ve besin taşıyan koroner damarlarda oluşan aşırı daralmaya veya tıkanıklığa bağlı olarak kan akışının kalp kasına kesilmesi durumuna deniyor. Aniden gelişmesi ve hastanın hayatını tehdit etmesi ise tablonun en korkutucu yanını oluşturuyor. Kalp krizi denildiğinde aklımıza genellikle göğsün tam ortasında basınç veya ağırlık hissi şeklinde gelişen ve bazen kollara da yayılabilen şiddetli ağrı geliyor. Oysa kalp krizi, hastaların yüzde 20-30’u gibi yüksek bir oranında göğüs ağrısı olmadan ve ‘atipik’ adı verilen ‘sinsi’ sinyallerle gelişiyor.

Günümüzde sağlık kuruluşuna zamanında ulaşıldığında hızlı tanı ve tedavi sayesinde kalp krizi neredeyse hasarsız atlatılabiliyor. Ancak koroner anjiyografi sonrasında pıhtı eritici ilaç, balon ve stent gibi tedavilerden etkin sonuç alınabilmesi için kalp krizinde ilk 60 dakika içinde tıkanmış olan kalp damarının açılması gerekiyor. Ne kadar hızlı müdahale edilirse, kalpte kas kaybı ve hücre ölümü de o kadar az oluyor dolayısıyla, krizden sonra gelişebilecek olan kalp yetmezliği veya ritim bozukluğu gibi ciddi sorunlar önlenebiliyor, hastalarımız böylece normal yaşamlarına devam edebiliyorlar

Midede yanma, bulantı ve kusma

Midede yanma hissi, bulantı, kusma, kollarda uyuşma, nefes darlığı, fenalık veya baygınlık hissi, soğuk terleme ile tansiyon düşmesi, kalp krizinin en sık görülen sinsi belirtilerini oluşturuyor. Kalbin alt yüzeyi midenin hemen üzerinde yer alıyor. Dolayısıyla kalbin alt bölümünü besleyen sağ koroner damar tıkanıklıklarında mideye yönelik sinyaller gelişebiliyor. Bu durumda ortaya çıkan midede yanma, hazımsızlık hissi, bulantı ve kusma gibi yakınmaları hastalar genellikle akşam yedikleri ağır yemeğe veya midelerini üşütmüş olmalarına bağlıyor ve hekime başvurmayı ihmal ediyorlar.

Çarpıntı, bayılma ve bilinç bulanıklığı

Alt çeneye ve dişlere vuran ağrı

Fenalık hissi ve çabuk yorulma

Kol, omuz ve sırt ağrısı

Sinsi gelişen kalp krizi; göğüs ağrısı olmadan her iki kolda veya sadece sol ya da sağ kolda ağrı ve uyuşma belirtileriyle de karşımıza çıkabiliyor. Ağrı ve uyuşma genellikle sol kolda gelişiyor. Bunun nedeni ise kalp ile ilişkili olan sinirlerin aynı zamanda sol kol ile de bağlantılı olması. Omuz ve sırt ağrısı da kollarda başlayan ağrıya eklenebiliyor. Bu belirtilerin boyun fıtığı hastalığında olanlarla benzer olduğu için önemsenmeyebildiğini ifade eden Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Selçuk Görmez, kol, omuz veya sırt bölgesinde ani başlayan ve 20 dakikadan uzun süren ağrı ve uyuşma hissi gibi şikayetlerin asla ihmal edilmemesi gerektiği uyarısında bulunuyor.