Kalçada oluşan ağrı, hemen hepimizin hayatımız boyunca bir kez de olsa yaşadığı bir sorun. Ağrı oturup kalkarken, merdiven inip çıkarken, eğilirken ve spor yaparken genellikle daha yoğun hissediliyor. Sorun ilerledikçe gece uykudan uyandıracak şiddete de ulaşabiliyor. Kalça ağrısı sıklıkla egzersizleri hatalı uygulamak ya da ani hareket etmek gibi nedenlerden kaynaklanıyor ve birkaç günde kendiliğinden geçiyor. Ancak bazen önemli sağlık sorunlarının habercisi de olabiliyor. Ağrıya yol açan hastalıklara erken tanı konulması, ilerleyen süreçlerde ortaya çıkabilecek ciddi problemlerin önlenmesinde ve tedavi  başarısında kilit rol üstleniyor.

Günümüzde geliştirilen teknikler ve edinilen tecrübeler sayesinde kalça ağrısına neden olan hastalıklar başarıyla tedavi edilebiliyor, bu sayede hastalar günlük yaşantılarına sorunsuz devam edebiliyorlar. Tedavinin başarısında ise hastalığa erken müdahale edilmesi çok önemli. Dolayısıyla ağrı birkaç gün içinde kendiliğinden veya basit ağrı kesici kullanımına rağmen kaybolmazsa zaman kaybetmeden hekime başvurulmalı.

KALÇA KİREÇLENMESİ

Halk arasında ‘kalça kireçlenmesi’ olarak bilinen osteoartroz, kalça eklemini oluşturan kıkırdağın çeşitli nedenlerle aşınması ve alttaki kemiklerin deforme olmasıyla karakterize bir hastalık. Kalça kireçlenmesi belirtileri arasında hastayı en çok rahatsız eden durum kasık ve/veya kalça çevresinde   gelişen ağrı oluyor. Başlangıçta sadece belirli bir mesafe yürürken, araca binerken ya  da merdiven çıkarken var olan ağrı zamanla istirahat halindeyken de gelişebiliyor, kişiyi uyku sırasında uykudan uyandıracak şiddete ulaşabiliyor. Gündelik hayatta giderek artan hareket kısıtlılığına yol açması nedeniyle hasta merdiven çıkma, ayakkabı ve çorap giyme gibi ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelebiliyor.

Nasıl tedavi ediliyor?

Kalça kireçlenmesi tedavisi konservatif (ameliyatsız) ve cerrahi olarak iki ana gruptan oluşuyor. İlaç ve fizik tedaviyi kapsayan konservatif yöntemler ağrıyı azaltmayı, cerrahi aşamaya kadar hareket açıklığını ve kas gücünü korumayı amaçlıyor. Cerrahi tedaviler de kemiği yeniden şekillendirici yöntemler olan kalça artroskopisi, osteotomi ve artroplasti (kalça protezi) şeklinde gruplara ayrılıyor.

Kalça Protezi: Kalça kireçlenmesi tedavisinde uygulanan ve yüzyılın cerrahisi olarak ifade edilen kalça protezi ameliyatında yüzde 90’ların üzerinde başarılı sonuçlar elde ediliyor. Total kalça protezi, kalça ekleminin kireçlenmesi nedeniyle hasar görmüş eklemi yapay bir eklemle değiştirmek için uygulanan ameliyat yöntemine deniyor.

Günümüzde herhangi bir komplikasyon gelişmemiş hastalarda, kaliteli ve uygun protezler 20 yıldan fazla, hatta 30’lu yıllara kadar dayanabiliyor. Yumuşak doku iyileşme süreci olan ortalama 6 haftalık süreç sonunda çoğu hasta desteksiz ve hemen hemen hiç kısıtlamasız normal hayatlarına dönebiliyorlar.

KALÇADA OSTEONEKROZ

Vücudumuzda tüm organlar gibi kemik dokuları da kanla besleniyorlar. Yeterli miktarda kan ulaşmadığı durumlarda kemiğe ait doku ve hücreleri ölüyor, bunun sonucunda kemikte çökmeler oluşuyor. Bu dokunun ölmesi avasküler nekroz veya osteonekroz olarak adlandırılıyor. Uyluk kemiği (femur) başının gücünü kaybetmesi ve zamanla çökmesi kendini kalça çevresinde oluşan ‘ağrı’ ile belli ediyor. Ağrının en belirgin özelliği, kalça hareketleriyle artması ve bacak önünden dize doğru yayılması oluyor. Çökme nedeniyle kişide topallama sorunu baş gösterirken, ilerleyen dönemde gelişebilen kireçlenmeler eklem hareketlerinde ciddi kısıtlamaya neden olabiliyor.

KALÇA SIKIŞMA SENDROMU (FEMOROASETABULAR IMPINGEMENT SENDROMU)

Kalça sıkışması; kalçada oluşan yapısal problemler nedeniyle, hareket sırasında, kalça eklemini oluşturan iki parçanın birbirine anormal teması sonucu ortaya çıkan bir hastalık. Hastalar genellikle pantolon giyerken, araca binerken veya bağdaş kurarken kalça çevresinde C şeklinde oluşan ağrıdan yakınıyorlar. Bu sendrom zamanında tanınmaz ve gerekli müdahale yapılmazsa eklemin geri dönüşümsüz hasarına, yani kalça kireçlenmesine neden olabiliyor.