İnsanı yeryüzünün en mükemmel varlığı olarak yaratan Allah-Teâlâ, onu belli ihtiyaçlar içinde var etmiştir. İnsan, yeme, içme, giyinme ve günlük yaşantısını sürdürecek diğer eşyaya ihtiyaç duyar.  Allah-Teala, insanın ihtiyaçlarını karşılayacak madde ve şeylerin tamamını var eylemiştir. İnsanın, hayatı için gerekli olup da yeryüzünde bulamayacağı herhangi bir madde ya da varlık yoktur. “O size istediğiniz her şeyi verdi. Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız başa çıkamazsınız. Şu bir gerçek ki insanoğlu çok zalim, çok nankördür!” (İbrahim,34). Dünyada gördüğümüz canlı cansız bütün varlıklar onun istifadesine sunulmuştur. “Yeryüzünde ne varsa tamamını sizin için yaratan, sonra göğe yönelerek onları, yedi gök olarak tamamlayıp düzene koyan O’dur ve O, her şeyi hakkıyla bilmektedir” (Bakara,29). Bu ayet-i kerimede ifade edildiği gibi yeryüzündeki varlıkların tamamı insan için var edilmiştir.  Ayetten anlayabildiğimiz kadarıyla gökteki varlıklar da onun hizmetindedir. Sunulan nimetleri sadece varlık boyutuyla ele almamak gerekir. Dikkat edersek, gökyüzü insan için yedi kat olarak düzenlenmiştir ve onun ihtiyacına cevap verecek özelliktedir. Bu gün uzaydan istifade ettiğimiz boyuta baktığımızda, sunulan nimetleri sadece varlık boyutunda değil, alan, mekân ve sonsuz boşluk olarak da düşünmek gerekir.

“Ayrıca O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini kendinden bir lütuf olarak emrinize vermiştir. Bütün bunlarda düşünenler için işaretler vardır” (Casiye,13). Bu ayet de bütün bunların bir nimet olduğunu şükrünün gerektiğini hatırlatmaktadır. Nimetin şükrünü birçok açıdan değerlendirmek mümkündür. En başta geleni de bunları Allah’ın var ettiği maksada uygun kullanmak ve öylece istifade etmektir.

Allah var ettiği bütün nimetleri temiz ve helal yaratmıştır. Aksine bir karine olmadığı sürece varlıkların tamamı temiz ve helaldir. Mesela, Allah Teala domuzdan istifade etmenin haram olduğunu beyan buyurmuş (Maide,3), öyleyse domuz temiz ve helal değildir. Haram ve helal sınırlarını Allah Teala koyar. Peygamber efendimiz de haram ve helal konusunda Allah-Teala’nın izni ve gözetiminde beyanlarda bulunmuştur. Öyleyse Helal, Allah Teala ve Peygamber (SAV) efendimiz tarafından haram olduğuna dair bir beyan bulunmayan bütün nimetlerdir. Diğer bir ifade ile dinen yasaklanmayan bütün şeyler helaldir. Haram ise, Dinen yapılması kesin delillerle yasaklanan fiil ve şeylerdir.

Allah temiz ve güzel şeyleri helal kılmıştır. İnsana zararlı olan her türlü şeyi de haram kılmıştır. “Kendileri için nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar. De ki: “İyi ve temiz olanlar size helâl kılınmıştır”(Maide,4). Helal kılınan şeyler bizim ferdi ve toplum sağlığımız, şahsi, ailevi ve içtimai menfaatlerimiz, kısaca dünya ve ahret yönüyle faydamıza olan şeylerdir. Bunun dışında bu yönleriyle zararlı olan her şey de dinimizce yasaklanmıştır. Zararından dolayı domuz eti yasaklanmış bunun dışında yine diğer bazı hayvanların eti helal kılınmıştır. Hırsızlık, yankesicilik, gaspçılık, faizcilik, dolandırıcılık ferdi ve toplum bakımından zararlarından dolayı yasaklanmış, doğru yollarla ticaret helal kılınmıştır. Doğru sözlülük, dürüstlük, hakkı gözetmek helal kılınmış ve övülmüş; yalan,  sahtecilik, aldatmacılık, hilekârlık yasaklanmış ve yerilmiştir.

Bizim kendi kendimize haram ve helal tayın etme ya da işimize geldiği şekilde bazı şeyler için haram, bazı şeyler için de helal deme yetkimiz yoktur. Bu tür davranışlar bir sorumsuzluk ve keyfilik örneğidir. Ne yazık ki, günümüzde insanımız işine geldiği şekilde haram ve helal yorumu yapmakta, kendine göre yol tayin etmektedir. Dinimizce her şey açıklanmış, bize sadece buna uymak kalmaktadır. Hz. Peygamber (SAV) "Haram apaçık bellidir, helal de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında şüpheli olanlar vardır. Kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini korumuş olur." buyurmuştur. Bunun ötesinde bir arayış dünyamızın da ahretimizin de ziyanı demektir. Allah kulluğumuzu kendisinin koymuş olduğu haram-helal kurallarına uyuşumuzla değerlendirecektir. Haramı haram, helali helal bilip öylece yaşamak ya da buna uymamak bizim cennetlik ya da cehennemlik oluşumuzu belirleyecektir.