Cumhuriyet’in ilk düşünce romanı ve yazarın da tek romanı olma özelliğine sahip kitap ve yazar Salah Birsel’in yeğeni Mehmet Güreli’nin aynı isimde beyaz perdeye aktardığı film; Dört Köşeli Üçgen.

Filmi Beyoğlu Sineması’nda yönetmen Mehmet Güreli ile yan yana oturarak izleme fırsatı bulabildim. Kendisini özellikle Kimse Bilmez şarkısından kaynaklı takdir ettiğim bir sanatçı olmasına rağmen bire bir görünce düşüncelerim değişti… Meğersem Mehmet amcamız da herkes gibi fularını takıp “Aaah sanat yahu ruhun gıdası yeeeaaağğnii” diyenlerdenmiş. Film ise tam da bu lafa uyan bir proje olmuş. Sizler için biraz daha açayım bu konuyu;

Film siyah beyaz olarak çekiliyor ve başrolünde “ben gözlemciyim, benim işim bu ben gözlem yaparım” diye her şeyi izleyip röntgenleyen bir abimiz var. Bu abi insanların özel hayatına da burnunu sokuyor, gözlem için kadınlar tuvaletine de giriyor ve hatta gözlem adı altında evinde oturan bir kadını camdan röntgenliyor bile, filmde de sanki bu çok normal bir şeymiş gibi gözlem yapmanın öneminden bahsediliyor. Hatta sanki bu sapık abimiz yaptıklarında çok haklıymış gibi utanmadan bi de düşüncelerini kağıtlara yazarak seyyar satıcılık yapıyor.

Her insan, hatta her canlı birer gözlemcidir zaten. İnsan evladı acı çeker aa ben buna niye bu kadar üzüldüm der ve sonunda ya aynı şeyi bir daha yapmaz ya da yapınca e zaten ne bekliyordum ki diye kendini avutur. Daha bebeklikten otomatik olarak gelir insanlara gözlem özelliği. Ana dilimiz, yemek yememiz, tuvalet ve giyinme ihtiyacımızı karşılamamız hatta yürümemiz bile gözlemlerimiz sonucunda sahip olduğumuz yeteneklerdir bir nevi. Ama işte hayatta bazı insanlar vardır ki aynı bizim başroldeki “gözlemci abimiz” gibi herkesin yapabildiği şeyleri öve öve bir kazanç haline getirir. Günümüzün ınfluencerları gibi diyebiliriz aslında.         

 Filme tekrar dönecek olursak, bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi metaforik anlatımlardan sıkıldığım için her şeyi dümdüz izleme akımına kapıldım. Bu yüzden yok bak şurada şunu anlatmaya çalıştı yok bu yaptığı şuna bir mesajdı kisvelerine girmeyeceğim. Dümdüz izledim ve bana çok sıkıcı geldi, başrol acayip sinirimi bozdu, oyunculuklar da bir o kadar yavandı, filmin siyah-beyaz olması da fazla klişeydi, filmdeki tek güzel nokta çekim açılarının estetikliğiydi. Bu yüzden sinema öğrencisi olup mecburen izlemeyecekseniz bu filmle vaktinizi harcamayın derim.