Doruklara vururken
Çarparcasına yüreklerimizi
Sen miydin ölüm
Yosma bir kobra gibi, kırıta kırıta gelen.

Deprem kalleştir. Pusuda bekler, en savunmasız anında gecenin alacakaranlığında sıcak yatağında gelir seni bulur. Acımasızdır, bebekleri bile anasının memesinden ayırır.
Yine sözün bittiği yerdeyiz. Deprem yine din, dil, cinsiyet farkı gözetmeksizin, genç, yaşlı demeden gecenin alacakaranlığında kırıta kırıta geldi. Deprem, adın kalleş olsun. İnsan ölüm karşısında gözyaşı olur. Geride kalanların çaresizliği, gözlerindeki korku, göçük altında bıraktıklarının acısı, savrulan hayatlar...

Bir zaman şaşkınlık ve olayı kabullenmekte zorlanan insanların zamanla acıları azalmaya, hatta unutulmaya bile başlar. Enkazlar üzerinde rant yarışı başlar. Yeni yeni ölüm tarlaları inşa edilerek yandaş müteahhitlerin cüzdanları biraz daha şişirilir. Her depremin ardından yaşananlardan ders alınsa bu kadar ölümler olur muydu? Hiç düşündünüz mü?

Ekonomide, inşaata dayalı büyüme modelini seçen bir iktidarın betonu kutsallaştırması, her yeri betona boğması, fay hatları üzerine inşa edilen çürük binalar... Getirilen imar afları... Ardından yaşanan, yaşanacak olan depremlerden arta kalan enkazlar altında can veren insanların sayısal çoğunluğu kadar normal ne olabilir ki? Deprem, adın kalleş olsun derken belki de depreme haksızlık ediyoruz.


DÜNYA HALKLARI KARDEŞTİR
Milyonlarca depremzede gördü. Ülkenin şoven milliyetçilerinin kadim düşman gösterdikleri Yunanistan, İsrail ve Ermenistan'ın deprem için ülkemize koşan yardım ekiplerinin olduğunu. Halkların birbirlerine düşman olmasının nedeni yok.
Ama ülkeleri yöneten siyasilerin çıkarları öyle gerektirdiği için halklar birbirinin düşmanı olarak gösterilmektedir. Ama depremzedeler kendisine uzatılan sıcak bir elin İstanbul, Trabzon, Antalya gibi kentlerden koşup gelen yurttaşların yanı sıra, dünyanın dört bir yanından koşup gelen yabancıların, hatta kendisine düşman gösterilenlerin eli olduğunun farkında. Bundan sonra en azından siyasetçilerin dilinde Yunan, Yahudi, Ermeni düşmanlığı ile yapılan hamasi politikalara pek rağbet olmayacak.
BİR DEPREM FIKRASI
Van depreminden sonra artçı depremler devam ederken Vanlının biri camiye gitmiş.
Ellerini açıp dua etmeye başlamış: "Allah’ım ben günde beş vakit camiye gelip seni rahatsız edenlerden değilim. İlk kez camiye geliyorum. Deprem yeniden olursa benim evi koru. Evimin açık adresini veriyorum."
Evinin açık adresini Allah’a bildirir.
Bu sırada büyük bir deprem olur. Vanlı camiden hızla çıkar, doğruca evinin olduğu yere koşar. Ne görsün? Bütün evler yerinde duruyor. Kendi evi yerle bir olmuş. Biçare Vanlı, "Allah’ım senin günahın yok, kabahat benim gibi aptalda ki sana açık adres verdim" der.