Çocukluğumdan beri 8 defa izlediğim ve keşke ben de o altın bileti olan çikolatayı yesem, Willy Wonka ile tanışsam ya da en azından benim de bir Umpa Lumpam olsa dediğim o efsanevi film: Charlie’nin Çikolata Fabrikası.
Filmin yönetmeni olan Tim Burton benim açık ara farkla en sevdiğim yönetmendir. Burton’ın kendine has dünyası ve renkli bakış açısı her zaman içimi sıcacık yapmış ve her zaman beni mutlu etmiştir. Şöyle düşünün; bu adam “Ölü Gelin” diye bir film çekti ama onda bile kendine has yapısıyla grileri kullanarak renkli bir dünya oluşturabilmişti. Sinemaya bakış açısı gerçekten çok benzersiz.
Nolan, Kubrick, Aronofsky vb. yönetmenlerin de kendine has olayları ekrana yansıtma stilleri var fakat hepsinin en azından ortak oldukları bir nokta bulunuyor. Ancak Tim Burton gelmiş geçmiş yönetmenler arasında en farklısı. Çocuk filmi gibi agucuk bugucuk yetişkin filmleri çekebiliyor. Doğaüstü şeyleri olağan rutin bir durummuş gibi seyirciye yansıtabiliyor. Saygım sonsuz...
Ancak, Burton’ı bu kadar çok övsem de benim de beğenmediğim yapımları oldu tabi ki. Charlie’nin Çikolata Fabrikası filminin yanında Makas Eller, Batman, Karanlık Gölgeler gibi yapımlarına da bayıldım. Ama Big Fish yapımını o kadar da sevemedim. Bunun nedeni olarak da başrolde Johnny Depp’in olmamasıydı bence. Çünkü şöyle bir şey var; nasıl ki Türkiye’de Hakan Günday, Haluk Bilginer ve Onur Saylak bir araya geldiğinde muazzam eserler ortaya koyabiliyorlarsa Hollywood’ta da bu üçlü Tim Burton, Johnny Depp ve Helena Bonham Carter’dır. Eğer bu üçlü bir yapıma parmaklarını soktuysa o yapım net ihtişamlıdır. Gitmişler Big Fish’te başrol olarak tanımadığım etmediğim birini koymuşlar yazık etmişler tüm prodüksüyona. Bence o başrol yapımcının falan yeğeniydi yoksa ne alaka...
Konumuza, yani Charlie’nin Çikolata Fabrikası filmine dönecek olursak, film efsanevi bir çikolata fabrikası olan Willy Wonka adlı bir milyarderi konu almaktadır. Ama bu fabrika öyle bir fabrika ki içinde yüzlerce çalışan aynı tipten küçük insanlar yani Umpa Lumpa’lardan tutun da sihirli şekerlere, çikolata şelalelerine kadar ihtişamlı bir yer. İşte bu yerin sahibi olan Wonkacığımız şanslı bir çocuğu veliaht olarak seçmek istiyor ve bunun dolayısıyla birkaç tane çocukla birlikte fabrikayı gezmeye başlıyorlar. Biz de bu geziyi ve teker teker çocukların elenmesini izliyoruz.
Film çok eğlenceli ve çok şeker bir yapım. Beni her zaman çocukluğuma, o masumluğa doğru yola çıkarır. Size de bu yüzden özellikle önermek istedim. Lütfen telefonu bırakın bi mısır patlatın ve Charlie ile Willy Wonka’nın dünyasına giriş yapın.