Dünya için ya da dünyada daha çok şeye sahip olmak için, bir gün bırakıp gidilecek servet için biraz da boşuna uğraşmıyor muyuz?
Sordum sadece...
Çünkü neye sahip olursan ol, bir gün sahip olduğun hiçbir şeyin senin olmadığını göreceksin bileceksin...
Öyleyse bunca telaş niye, neden bunca har gür?
Öbür dünya diye bir dünyadan söz edilir kutsal kitaplarda, sanırım duydun...
Mesela orada kimselere “Bu evler daireler benim, bu dükkânlar benim” dedirtmeyecekler ve kira filan toplayamayacaksın kimseden...
Kimseye yukarıdan bakamayacaksın, kimseyi hor, hakir göremeyeceksin...
Kim bilir belki de kira toplarken yüzüne bakmadıklarından medet umar hale geleceksin orada, onların gözlerinden yardım ister hale geleceksin belki de...
Başkalarını üzerek, canını yakarak, onların haklarını görmezden geldiğin varlıktan, sermayeden ya da paradan beklentin ne?
Neden ölüm diye bir şeyin var olduğunu unutur insan? Neden bu kadar hırslanır, neden bu kadar görmezden gelir başına gelecekleri?
Yok, hayır dinden filan söz etmiyorum, hem bana ne senin dinin ne olduğundan diyeceğim de gönlüm çok razı değil bunu demeye...
Dünyayı Rab edinenler hep kaybettiler, onlardan olmanı istemiyorum, hepsi bu...
Çünkü onların kaybetmesini bir kenara koysak bile, zalim oldular, insanları üzdüler, şehirlerin rengini değiştirdiler...
Sokaklar en çok onların yüzünden kirlendi ve yaşanmaz oldu...
Bak diyorum ki onlara ve onların hayatlarına özenenlere... Bir gün evet bir gün o arkadaşlar var ya, bindikleri en pahalı arabaları, içinde yaşadıkları en lüks evleri bırakarak, hayatlarının bir yerlerinde hor ve hakir gördükleri, yoksul diye aşağıladıkları hatta köle gibi hizmet ettirdikleri kişilerin yanına gidecekler...
Zor günler olacak o günler...
Ve biliyor musun? Mahcup olmaya bile vakitleri olmayacak, yüzleri olmayacak...
Diyorum ki, ölümün ne zaman, hangi saatte “kaç gün veya kaç yıl sonra geleceği belli değil.” Bunca gücüne, servetine rağmen bilmen de hatta tahmin etmen de mümkün değil...
Ama kimsenin kaçışı yok ölümden, kim olursan ol, ne çok servet, güç sahibi olursan ol...
Hatırla eskiden büyüklerimiz “ölümlü dünya” diyorlardı ya. Ölümlü dünyada nerede, ne zaman, ne şekilde öleceğin konusunda bilgin yok, olmasına da imkân yok...
O zaman diyorum ki, kendini güçlü göstermek adına helal haram demeden, servet edinmek adına kendi içini bu kadar çok karanlık kılma...
İnsanlara zalimler gibi davranma, insanları hor görme... Unutma herkes en azından senin kadar insandır...